12 Aralık 2007 Çarşamba

Sadri Alışık; Bir İstanbul Beyefendisi

"Kötülük içkide değildir ki, kötülük insandadır. Ama suçu hep içkiye atmışlardır."
(Sadri Alışık, 'Serseri' filminden)


Sigara ve rakının en çok yakıştığı adamlardan biri, sanki semtimizin abisi, kendi şiirinde dediği gibi İstanbul hastası, İstanbul beyefendisi. Çok yönlü bir adamdı rahmetli tiyatro, sinema, resim, müzik. şiir...alayıyla uğraştı özellikle sinemada hakkını fazlasıyla verdi rollerin, turist ömer serisiyle, spakettin diye seslenişiyle, kompüterle muhabbeti, loto sonuçlarını sorması gibi detaylarla kırdı geçirdi ama ben en çok onu hüzünlü rolleriyle sevdim, Ah Güzel İstanbul gibi, Ah Müjgan Ah gibi. O içini çekerek " gözleri dört defa lacivertti müjganın bugün...", "bir gariplik vardı bugun mujgan da.ne bileyim mujgan bugun guzel bile değildi abicim" serzenişleriyle bitirmiştir, tüketmiştir bizleri.


Cem Yılmaz da sıkı hayranıdır abimizin. "hep sadri alışığı izledim onun gibi güldürmek istedim ama asla başaramam" demiştir...
Bir filmindeki replik onu gayet güzel açıklıyor: "Biz içi dışı bir insanlarız; cam gibi. Yüzümüze bakıp ensemizden içimizi görebilirsiniz..."
Ayhan Işık'ı çok severdi keza o da aynı şekilde...Ayhan Işık'ın taklidini yapar eğlenirlermiş, çok sıkı dostluk oluşmuş zamanla gelgelelim 'cingöz recai' Ayhan Işık'ın erken ölümü epey sarsmış onu. Karısı Çolpan İlhan şöyle diyor: "Ayhan'ı çok sevdi. Çok duygusal bir adamdı, herşey çok koyuyordu ona. Geceyarıları, yılbaşı geceleri mezardan alır eve getirirdik. Ayhan'ın ölümü on yılını yedi." ve ekliyor yol arkadışının ölümü hakkında: " Sadri karaciğer naklinden sonra ilaçlar vücut direncini bitirdi, bronşitten öldü esasında. Bir yerde üşüttü, hiç kurtaramadılar. 68 yaşındaydı, çok erken..."

Yeşilçam'ın en eski ve tutarlı karakter oyuncularından biridir Sadri Alışık.Yıllar süren hayat savaşı sırasında,övülerek göklere çıkartılmış,en yakın bildiği dostları tarafından terkedilmiş,mutluluğun sevincini,aldanmanın üzüntüsünü yaşamıştır.Hassas ve içe dönük olan yapısı zaman zaman çok incinmiştir ama her şeye rağmen,oyunculuğunu,kişiliğini herkese kabul ettirmiş ve Türk Halkı tarafından çok sevilmiştir.

Sadri Alışık ile tanışıklığımız turist ömerlerle başlamıştır belki ama az biraz keşfetmeye kalktığınızda gerçek Sadri Alışık buram buram İstanbul kokan, yosun kokan, salaş meyhanelerde karşımıza çıkmıştır.

Hele yeni kaybettiğimiz Atıf Yılmaz`ın yönettiği, Ayla Algan`la birlikte oynadığı 'Ah Güzel istanbul' yokmu...her seyredişimde beni benden almıştır
Filmde belki kendini oynamıştı Sadri Alışık, bir İstanbul Beyefendisi; her ne kadar para pul işlerinde, aşkta çakozlasa da, hayata 1-0 yenik başlasa da gururlu, her sözü filozofik, hayatı elindeki rakı gibi bir yudumda içmiş sanki...
şimdiki "ekşın" dolu filmlerdeki suni kahramanlar gibi kendisini aldatan kadını kurşunla delik deşik etmez Sadri Alışık, "Bu da bana yapılırmı be" diyerek ceketini alıp çıkar.

Türk sinemasının bence iyi işleyemediği maden gibi sınırlı rollerde oynatılarak bir nevi harcanmıştır ama selamıyla, turistiyle, ofsayt osmanıyla, avaresiyle aynen filmlerindeki gibi İstanbul beyefendisidir..bozulan toplumsal değerler içinde buruk olsa da yaşama tutkun modern zaman kahramanıdır bir nevi...

Hayatta ki en sevdiği dostlarından biri olan içki,bir gün ona ihanet edecek ve ölüm döşeğine getirecektir...nur içinde yatsın kimi zaman ağlar, kimi zaman 'Turist Ömer'i izlermiş gibi gülümseriz... Hey yavrum, hey.

Sadri babanın melankolik yanının kaynağı şiirlerinden bir demet;

Biyografi

Paşabahçe’de doğmuşum
Sayı bilmişim sünnet olmuşum
Koynumda pabuçlarım
Uyanık uykular uyumuşum arife geceleri
Kamalı Bekir,Çamur Ahmet bir de Süleyman
Ayak yapıp çift kaleler kurmuşum
Cigaraya başlamış
Tertemiz yataklarda pis rüyalar görmüşüm
Tepelerde uçurtma
Sokakta şarkı
Karakollarda sabah
Ekmek karnesi çay fişi
İhtilaller görmüşüm
Kah kafa vurmuşum taşlara
Kah can evimden vurulmuş
Hanümanlar yıkmışım
Üçüncü Selim,Mustafa çavuş ve Baküs
Erik narı çiçek açmış şarkılar
Yitik baharlarımda gönlümün
Ve kıpkırmızı bir granada akşamı
İspanya'ya şatolar kurmuşum
Oklar üşüştürüp gemiler batırmışım Karadeniz'de
Sancaktepe Hadımköy'de nöbetlere kalkmışım
Daracık daracık sokaklara girmişim
Ya dostlar tutup sofralar vermişim
Ya ev bark kurup anasını satmışım
Avarelik mavarelik etmişim
En sonunda
Oyuncu olmuşum olabildiğimce...

**

İstanbul Hastası

Ben mi
İstanbul romansa eğer
Bir sayfasıyım

Gemi ise
Tek tayfasıyım

Şiir gece
Deniz martı
Şarkı ışık mevsim mehtap
İstanbul hastasıyım

Ben onun
Son sayfasıyım..

**

Vasiyet

Benim mezarım
Deniz kenarında olmalı

Kıyı kıyı yosun bitmeli
Yeller esmeli sular akmalı

Kuşlar değil
Balıklar su içmeli mermer taşımdan
Başımda düşümde hep bir deniz
Düüt düüt şirket vapurları
Yandan çarklı pervanesiz

Benim bütün mirasım
İstanbul olmalı
Kabristanımsa deniz...

Hiç yorum yok: