5 Nisan 2008 Cumartesi

Broken Flowers


Bağımsız sinemanın prensi, boğazın boğası:) Jim Jarmusch'un izleme şansı edindiğimiz son filmi, Cannes Film Festivalinde de hakettiği ödülü almış, iddialı laflar ve sansasyon yerine en ince ayrıntılara aslında en temel sorunlarımıza mercek tutan bir Jarmusch filmi.
Modern toplmuların belki de en büyük problemi yabancılaşma ve iletişimsizlik resmini başrolde Bill Murray'in abartısız harika performansıyla, çatlak kapı komşusu rolünde Jeffrey Wright'in eğlendiren, akılda kalıcı oyunculuğunun yanında sınırlı rollerde fazlasıyla verim alınmış olan güzel varlık Sharon Stone, Julie Delpy, Jessica Lange ve Tilda Swinton gibi şahaser oyuncu kadrosuyla da izlemeyi hakeden bir yapım.



Konusu, durgunluğu ve olayların gelişimi açısından yine harika yönetmen Wim Wenders'in Don't Come Knocking filmiyle çok benziyor bu film. İkisinde de umarsız başkahramanlar, geride kalan sevgililer, birbirinden çok uzak yakınlar, varlığından habersiz olunan oğullar ve yol filmi unsurlarını barındıran bir macera sözkonusu. Tabi Wim Wenders'in filminde muhteşem bir görsellik de cabası...
Jim Jarmusch filminde ustanın minimal film tarzından ödün vermediğini de belirtelim, sürekli her filmde ekşın arayan, filmin sonunda illa zorlama bir şekilde bir mevzu kopmasını bekleyenlere göre olmadığını da belirtmek gerek.
Başrolde Bill Murray kadar pembe rengin de bulunduğu, fazlasıyla naif, içten, gerçekçi bir film Broken Flowers.
Film için söylenmesi gereken en önemli hususlardan biri de insanı filmden sonra heryerde aratan film müzikleri kuşkusuz. Filmde sık sık geçen Etiyopya müziklerinin yanında şaheser parçalara yer verilmiş, soundtrack hastalarına duyrulur amazonda bulmak mümkün...

4 Nisan 2008 Cuma

Derbi'nin Klibi; Elde Var Hüzün...

Foto muhabiri Fatih Pınar'dan geçtiğimiz hafta oynanan derbi için Beşiktaş Çarşı'daki Mis Cafe'de çektiği Burhan Öçal müzikleriyle hüznün foto klibi...
Başrolde de 43 yaşındaki fanatik anne ve engelli oğlu var;

3 Nisan 2008 Perşembe

Melekler - Hayko Cepkin

Tanışma Bitti adlı ikinci albümüyle yine ağızlarda güzel tadlar bırakan Hayko Cepkin'in özellikle diğerlerinden kendini ayıran ve klip parçası olarak güzel bir de klip yapılan Melekler şarkısını es geçmek olmazdı...
Müziğimiz gitgide tekdüze hale gelirken, pop müzik diye birbirinin aynı,manasız şarkılarla dolu tıngırtılarla heryer boğulurken Hayko Cepkin gibi farklı ve kaliteli işler yapanları görmek insanı rahatlatıyor açıkçası...

Hayko Cepkin - Melekler

1 Nisan 2008 Salı

C.Palahniuk

Chuck Palahniuk - Dövüş Kulübü


Mobilya satın alırsınız. Kendinize dersiniz ki, bu hayatım boyunca ihtiyaç duyacağım son kanepe.


Kanepeyi alırsınız ve sonraki birkaç yıl boyunca, hangi işiniz ters giderse gitsin, en azından kanepe sorununuzu çözmüş olduğunuzu bilirsiniz. Sonra o güzel yuvanızda kısılıp kalırsınız.


Bir zamanlar sahip olduğunuz şeyler artık sizin sahibiniz olur.


Bizim kuşağımız büyük bir savaş görmedi, büyük bir buhran yaşamadı, ama bizim de bir savaşımız var.

Büyük bir ruhani savaş bu. Kültüre karşı büyük bir devrim hazırlıyoruz.

Büyük bir buhran bizim hayatlarımız. Biz ruhani bir buhran geçiriyoruz.

Bize dünyanın bokundan ve pisliğinden başka bir şey bırakmadılar.

31 Mart 2008 Pazartesi

Sinemadan Çıkmış İnsan...

Yusuf Atılgan - Aylak Adam

İki saat sonra kalabalığın içinde, sinemadan bir dar sokağa çıkan sanki başka birisiydi. düşünüyordu: "çağımızda geçmiş yüzyılların bilmediği, kısa ömürlü bir yaratık yaşıyor. sinemadan çıkmış insan. gördüğü film ona birşeyler yapmış. salt çıkarını düşünen kişi değil. insanlarla barışık. onun büyük işler yapacağı umulur. ama beş-on dakikada ölüyor. sokak sinemadan çıkmayanlarla dolu; asık yüzleri, kayıtsızlıkları, sinsi yürüyüşleriyle onu aralarına alıyorlar, eritiyorlar."

saatine baktı: dört buçuğa beş vardı. "eve gidip okusam." durağa yürüdü. "bunları kurtarmanın yolunu biliyorum. kocaman sinemalar yapmalı. bir gün dünyada yaşayanların tümünü sokmalı bunlara. iyi bir film görsünler. sokağa hep birden çıksınlar..." kafasından geçene güldü. duraktakiler dönüp baktılar. kadının biri kaşlarını çattı. sokakta kendi kendine sesli gülünemeyeceğini bilmeyen yoktu. " ne adamlar be. güldüysem güldüm, size ne?" duramadı orda, yürüdü. eve gitmeyecek. içindeki sinemadan çıkmış kişiyi öldürdüler. sağ kalan sıkıntılı, kızgın...