11 Mayıs 2012 Cuma

Ah Beşiktaş Vah Beşiktaş


 "Salonda ekol Beşiktaş Hentbol" diyerektan o muazzam final maçında kendimizden geçerken, şampiyonluk görüntülerini, tribüne uzatılan şampiyonluk kupasını izlerken herşey çok güzel lakin böyle karakterli sporcuların yılardır ne koşullarda görmezden gelindiğini belgeleyen soyunma odasındaki şu videoya ibretle bakmak gerek. Bu çocuklar aç geziyor, tek maaşla şampiyon olduk diyor adamlar, bir tarafta milyon eurolar savurmalar, popülizmin tavan yapması, sözde yıldızlar ve her sene hüsran, diğer tarafta ise amatör ruhlarıyla gerçek Beşiktaşlı 'adam'lar...
Fikret Orman'dan ümitliyiz, en azından zihniyet değişti Beşiktaşta ama bunların hesabı kulbün batma noktasına gelmesi ve benzeri bir ton olayın hesabı sorulmalı...

10 Mayıs 2012 Perşembe

Güzel İnsan; Taner Birsel

  “Zeki Demirkubuz, yönetmen olmasaydı şu an hapisteydi. Çünkü (bunu iyi anlamda söylüyorum) öfkesi bu kadar yoğun ve koyu başka bir adam tanımadım. İyi ki sinemayı seçmiş, çok güçlü filmler yapıyor.

Demirkubuz'un yönettiği 'İtiraf'ta, Başak Köklükaya ile rol aldım. Senaryoda bir sahne var ki erkek karakterin karısını dövdüğü... İşte o sahneye sıra geldiğinde Zeki benden Başak'ı gerçekten dövmemi istedi. ‘Ciddi değilsin herhalde' dedim, ‘Ciddiyim, sen hiç kadın dövmedin mi” dedi. Başak yatakta bizi bekliyor, konuşmalarımızı duymuyordu.

Kamera kurulmuş, her şey tamam. Benim gidip Başak'ı döveceğim sahne bu. Yapamadım, Zeki beni orada bırakıp gitti. Darmadağın oldum, beni öyle bir halde bıraktı ki bir süre banyodan çıkamadım. Sonra gittim, Başak'ın üzerine çöktüm, kızın canını çıkarabilirim. Zeki'ye olan öfkem, beni düşürdüğü durum, bütün gücümü biriktirdim ve Başak'ın üzerindeki duvara öyle yumruklar attım ki bir tanesi Başak'a değse ölebilir. O sinirle elim parçalandı. Set yarım kaldı tabi, hastaneye gittik.” 




Pek çok filmde yan rollerde siz anlamadan sokulup girer ekrana pek belli etmese de filmlere kattığı çok güzel şeyler, varlığı yetiyor dedirten adamlardan ki Siyah Beyaz filminde sazı tek başına alıyordu nerdeyse...Demirkubuz'un İtiraf'ında yine o vardı, Reha Erdem'in Kaç Para Kaç'ı, Filler ve Çimen, Seyfi Teoman'ın ilk uzun metrajı Tatil Kitabı, Gölgesizler, çok sevilen Beş Vakit ve bir dolu güzelim filmde...

Seyfi Teoman'ın haberine hala inanamamışken 'Bizim Büyük Çaresizliğimiz'i tekrar tekrar izledim, akşam vakti pek de güzel gidiyor arkadaş. Pek çok sahne replik var filmin son sahnesi langırtlı olan iyi insan değilmiyiz biz, iyiyiz iyi söylemleri şahaneydi mesela. Gel geleim gönül telini titreten yine görünmez kahraman Taner Birsel oldu aşağıdaki sahneyle, içimizde takır tukur birşeyler var be abi...

Feyyaz #7


 Yaşımız çok büyük olmasa da hala hatırlıyorum Bergkampvari attığı ince golleri, hünerli çalımlarını, sessizce gidişini Kibar Feyzo'nun. Ama diğer bırakıp giden ya da yönetim eliyle kopartılan ve sonradan doğuştan gittiği takımlı olduğunu açıklayan hödüklerden hep farklıydı hala da öyle seviyoruz seni seviyoruz...

Gittiği sezon açıldığı söylenen pankart da bombadır, keşke bir fotoğrafı olsa dedirtir ki şöyledir; Feyyaz'sız Beşiktaş yumurtasız menemene benzer...

Zeki Demirkubuz'un kardeşi Cemil'in sabahın köründe gözünü tavana dikip "Acaba Feyyaz şimdi ne yapıyordur" deyişi boşa değildir ki aşağıdaki fotoğrafı da yeni gördüm daha da sevdim. İki direk arasının olduğu, kapalının harbi abilerle dolu olduğu, hemen herkesin imkanı doğrultusunda bir şekilde maça girebildiği belki de son zamanlar...


Eşber Abi

"Beşiktaş damarlarımızda dolaşan mevzudur!.."  Eşber Yağmurdereli


Bir körün stada girebilmesi için mutlaka yanında bir görenin olması gerekiyor. Dolayısıyla da biletsiz kaldığımızda ben Bahadır’la birlikte giriyorum stada, o bölüme girdikten sonra oradan açığa tırmanıyoruz. Bir gün Galatasaray maçına gideceğiz, 4-5 arkadaş vardı biletsiz, dolayısıyla da hepimize bir kör icap etti. Aradım körler derneğini, birkaç kişiyi ayarladık, aldık geldik, ikisi Galatasaraylıymış, ama bizimle birlikte Beşiktaş tribünlerinde oturmak zorunda kaldılar. Galatasaray akın yapınca heyecanlanıyorlar, bağırıyorlar filan, tabii tribündeki diğer taraftarlar işkillendi, kim bunlar, aramızda ne yapıyorlar diye sıkıştırdılar. “Ya arkadaşlar yapmayın, bunlar kör” dedik, bir yandan ters ters bakıp, bir yandan söylendiler “ya başlatmayın körlüklerine, ne işleri var burada, zaten görebilseler Galatasaray’ı tutmazlardı”.   (sonbarikat'tan alıntıdır)

9 Mayıs 2012 Çarşamba

Bizim Büyük Çaresizliğimiz...

 kimim ki ben, sana rüyalar taşıyan?


Henüz ilk kısa filmi Apartman ile yurtiçi-dışı dikkatleri üzerine toplayıp Tatil Kitabı ile ödüller toplayan, Bizim Büyük Çaresizliğimiz ile kendini daha da sevdiren adam Seyfi Teoman...Rahat uyusun, yarım kalan işler var sorulmayan sorular hani bu yaşta bu vakitte hiç de şık olmadı...