24 Kasım 2007 Cumartesi

Carnivale


Come on children, let's shake some dust!

Hbo'nun türlü bahanelerle alel acele ikinci sezonunda bitirip bizi kahrettiği, gerçekle sürrealizmin dayanılmaz hafifliği, biraz da fantastik hadiseler, oya gibi işlenmiş karakterler, şahane görüntüler eşliğinde, hala izlemeyeni varsa lost gibi dizilerin ele ayağa düştüğü bu günlerde ilaç ki ne ilaç Carnivale...

Kafa adamımız genç Ben Hawkins ve gizemli yolculuğu, karnaval eğlencesi, bitmek bilmeyen heyecanıyla iki sezonun tamamını hatim ettirmiş belki de yarım kalması yüzünden efsaneleşmiş dizidir, izleyelim izlettirelim.

21 Kasım 2007 Çarşamba

R.I.P. Charles Bukowski


Sabahın altı buçuğunda bir çalar saatin sesine uyanıp yataktan fırla, giyin, zorla birşeyler atıştır, sıç, işe, diş fırçala, saç tara, başka birine büyük paralar kazandırmak ve sana tanınan fırsat için müteşşekkir olmak için berbat bir trafiğin içine dal. nasıl razı olunur böyle bir yaşama?

"İnsanları bilirsin, "Hey, Cuma akşamı, ne yapacağız? Burda kös kös oturacak mıyız?" Evet, kesinlikle. Çünkü yok dışarıda bir şey. Aptallık sadece. Aptal insanlarla fingirdeyen aptal insanlar. Geceye koşa koşa çıkmak gibi bir ihtiyaç içinde olmadım hiçbir zaman"


Beni tanıyan herkesin size söyleyeceği gibi, makbul biri değilim. Kötü adamı sevdim hep, kanunsuzu, hergeleyi. İyi işleri olan sinek kaydı traşlı, kravatlı tiplerden hoşlanmam. Ümitsiz adamları severim, dişleri kırık, usları kırık, yolları kırık adamları. İlgimi çekerler. Küçük sürpriz ve patlamalarla doludurlar. Adi kadınlardan da hoşlanırım; çorapları sarkmış, makyajları akmış, sarhoş ve küfürbaz kadınlardan. Azizlerden çok sapkınlar ilgilendiriyor beni. Serserilerin yanında rahatımdır, çünkü ben de serseriyim. Kanun sevmem, ahlak sevmem, din sevmem,kural sevmem. Toplumun beni şekillendirmesinden hoşlanmam...

20 Kasım 2007 Salı

Modest Mouse - Bukowski


Modest Mouse, birçok rock grubu gibi kendi yağında kavrulup giden, derinlerde bir yerde keşfetmeyi bekleyen, övgüyü hakeden bir indie rock grubu.
Tabi uzun süre underground takılmış ve az da olsa popülerleşip biraz hayran kitlesi yapınca, müdavim fan kitle biraz bozulsa da güzel müzik yapıyor adamlar arkadaş.
Bu aşırı shiplenme durumu özellikle rock grupları dışında, izlediğiniz underground bir filmin zamanla popülerleşmesi ya da Championship Manager oynarken yerel bir ligden keşfedip aldığınız topçunun belli zaman sonra meşhur olması gibi birşey heralde.
Babanızın malı gibi sahiplenirken birden herkesin diline düşmesi adamı sinir ederken bir yandan da 'ilk ben dinledim' havaları vardır:)

Bukowski ne ala diyen varsa o da Modest Mouse'nin nadide, dinlenesi, hoş bir parçası sadece.
buradan;