Kariyeri kadar konuşulan kafa atma hadisesiyle kapanışı buruk şekilde yapan Zinedine Zidane'dan şok itiraflar gelmiş, Juve yıllarında doping kullandığını da geniş geniş söylemiş. Materazzi'ye attığı kafayı da pişmanlık babında yanlış bulduğunu söylemiş...
Ünlü Fransız futbolcu Zinedine Zidane, Le Parisien gazetesine verdiği demeçte, kariyerine 2006 Dünya Kupası finalinde kırmızı kart görerek son verdiği için pişman olduğunu söyledi.
İtalyan futbolcu Marco Materazzi’ye ne olursa olsun kafa atmaması gerektiğini söyleyen Zidane, “Soyunma odasına gittiğimde içimde büyük bir boşluk vardı. Kariyerimi son derece üzücü bir şekilde noktaladım” ifadelerini kullandı.
Olay sırasında annesinin hastanede yatmasının, hareketini haklı çıkarmayacağını vurgulayan Zidane, bununla birlikte, “Hareketim doğru değildi, ancak hakarete uğramıştım. Beni kışkırtan kişinin de cezalandırılması gerekiyordu. Ancak adaletsiz bir karar alındı” diye konuştu.
Zidane, Juventus forması giyerken bugün doping kabul edilen bir madde kullandığını da itiraf etti.
Kreatin kullandığını söyleyen ünlü futbolcu, “Kreatin Fransa’da yasak olmasına karşın, İtalya’da henüz yasaklanmamıştı. Bu yüzden ben de kullandım. Zararlı olduğuna inanmıyorum” dedi.
Zidane, şu anda teknik direktörlük yapmayı düşünmediğini, ancak 10 yıl sonra bu konuyu düşünebileceğini belirtti.
"herkesin inandığı bir şey var bu .mına kodugumun hayatında, benimki de sensin..."
5 Aralık 2008 Cuma
Zeki Demirkubuz'dan Haberler
Dostoyevskinin beyazperdede hayat bulmuş hali, edebiyatçıyken zorla sinemaya giren, bırakan, bir dönem seyyar satıcılık yaptıktan sonra tekrar sinemaya adımını atan, hikayelerini içimize nakşeden Demirkubuz'un hayata, ölüme, insana, siyaha-beyaza dair söyledikleri bitmesin diyor, son projesi romandan uyarlanan Kıskanmak hakkında, filmleri hakkında ve neden müzik kullanmadığı gibi konularla alakalı yaptığı açıklamaları sunmaktan gurur duyuyoruz efenim;
Çirkinliğe çok kafa patlattım
Zeki Demirkubuz, Nahit Sırrı Örik’in 1946 yılında yazdığı aynı adlı romanından senaryolaştırdığı filmi Kıskanmak'ı anlattı: “Çirkin bir kadının bir gün fırsatını bulunca ne gibi trajedilere yol açabileceğini merak ettim.”
2006 yılında “Kader” adlı filmi ile Altın Portakal’da “En İyi Film” ödülünü kazanan Zeki Demirkubuz’un son filmi “Kıskanmak”ın çekimleri Safranbolu’da devam ediyor. Serhat Tutumluer, Berrak Tüzünataç ve Nergis Öztürk’ün rol aldığı film bir roman uyarlaması... Yazar Nahit Sırrı Örik’in 1946 yılında yazdığı aynı adlı romanından senaryolaştırılan film, 1930’lu yılların Zonguldak’ında geçiyor. Bu Demirkubuz’un ilk dönem filmi.
Demirkubuz filmini, ele aldığı kişilikleri ve filmlerinde neden müzik kullanmadığını NTV’ye anlattı:
“Yine insanın doğasıyla ilgilenen bir film hazırlıyorum. Bu anlamda da tema ve mesele olarak diğer filmlerimden farkı yok. En büyük farkı anlattığı dünya, atmosferi ve dönem olması. Dönem filmi olunca diğer filmlerimde olduğu gibi birşey değil... Çok daha fazla talepleri olan bir film. Mesela film için kullandığımız ev sıfırdan yapıldı, İstanbul’dan kamyonlarca eşya getirildi. Tüm kostümler dikildi.
ÇİRKİNLİK KAVRAMINDAN ETKİLENDİM
Çirkin olmanın nasıl bir şey olduğu üzerine çok kafa patlattım. Çirkin olmaktan güzelliğin nasıl göründüğünü görmeye çalıştım ama çok büyük emek verdim bu konu için. Gündelik hayatta hiç fark etmediğimiz, adam yerine bile koymayacağımız bir insanın sıradan hatta çirkin bir kadının hatta kurumuş bir kadının dünyasında neler olabileceğini hatta bir gün fırsatını bulunca ne gibi trajedilere yol açabileceğini çok merak ettim. Zaten romanı çekmeye karar verince diğer her şeyi unuttum, tamamen buna odaklandım.
KİŞİLİKLERİ İZLEYİCİYE HİSSETTİRMEK...
Genel olarak sevsinler ya da sevmesinler ilişki kursunlar ya da kuramasınlar... Benim istediğim şey de budur zaten. Bir kişiliği hissetmelerini sağlamak. Bir insanla tanışırsınız.
İsterseniz bu insanı çok sevin, isterseniz nefret edin; eğer bu bir kişilik uyandıramamışsa sizde sevginiz ya da nefretiniz birkaç gün sonra geçer. Ama bir kişilikse hangisi olursa olsun, sizde bir şey uyandırır. Bir duygu yaratır sizde . Benim amaçladığım şey zaten böyle bir şey. Yurtdışı ya da yurtiçinde bu fark etmiyor. Sadece böyle bir kişiği hissettiklerini görmek istiyorum ve görüyorum.
FİLMLERİMDE NEDEN MÜZİK KULLANMIYORUM
Sinemayle müzik kötü bir evlilik... Tuhaf bir evlilik... Hiçbir kriteri olmayan aşağılık bir evlilik derecesinde birbirini kullanan evlilikler vardır. İnsanlar birbirlerini kullanmak için o ililşkinin içinde kendilerini bulurlar. Günümüzde müzikle sinema ilişkisi biraz da buna benzedi. O onun pisliklerini eksikliklerini kapatıyor, diğeri de onun pisliklerini kapatıyor. Bunu böyle görüyorsam, bu konu benim dikkat etmem, hatta dikkat etmemden öte tavır göstermem gereken bir konu. Bir sahneyi yeteri kadar olması gerektiği gibi anlatamazsınız yine aynı şekilde mizansenini sahnenin yazılma amacını anlatamazsanız müzik devreye girer.
Çirkinliğe çok kafa patlattım
Zeki Demirkubuz, Nahit Sırrı Örik’in 1946 yılında yazdığı aynı adlı romanından senaryolaştırdığı filmi Kıskanmak'ı anlattı: “Çirkin bir kadının bir gün fırsatını bulunca ne gibi trajedilere yol açabileceğini merak ettim.”
2006 yılında “Kader” adlı filmi ile Altın Portakal’da “En İyi Film” ödülünü kazanan Zeki Demirkubuz’un son filmi “Kıskanmak”ın çekimleri Safranbolu’da devam ediyor. Serhat Tutumluer, Berrak Tüzünataç ve Nergis Öztürk’ün rol aldığı film bir roman uyarlaması... Yazar Nahit Sırrı Örik’in 1946 yılında yazdığı aynı adlı romanından senaryolaştırılan film, 1930’lu yılların Zonguldak’ında geçiyor. Bu Demirkubuz’un ilk dönem filmi.
Demirkubuz filmini, ele aldığı kişilikleri ve filmlerinde neden müzik kullanmadığını NTV’ye anlattı:
“Yine insanın doğasıyla ilgilenen bir film hazırlıyorum. Bu anlamda da tema ve mesele olarak diğer filmlerimden farkı yok. En büyük farkı anlattığı dünya, atmosferi ve dönem olması. Dönem filmi olunca diğer filmlerimde olduğu gibi birşey değil... Çok daha fazla talepleri olan bir film. Mesela film için kullandığımız ev sıfırdan yapıldı, İstanbul’dan kamyonlarca eşya getirildi. Tüm kostümler dikildi.
ÇİRKİNLİK KAVRAMINDAN ETKİLENDİM
Çirkin olmanın nasıl bir şey olduğu üzerine çok kafa patlattım. Çirkin olmaktan güzelliğin nasıl göründüğünü görmeye çalıştım ama çok büyük emek verdim bu konu için. Gündelik hayatta hiç fark etmediğimiz, adam yerine bile koymayacağımız bir insanın sıradan hatta çirkin bir kadının hatta kurumuş bir kadının dünyasında neler olabileceğini hatta bir gün fırsatını bulunca ne gibi trajedilere yol açabileceğini çok merak ettim. Zaten romanı çekmeye karar verince diğer her şeyi unuttum, tamamen buna odaklandım.
KİŞİLİKLERİ İZLEYİCİYE HİSSETTİRMEK...
Genel olarak sevsinler ya da sevmesinler ilişki kursunlar ya da kuramasınlar... Benim istediğim şey de budur zaten. Bir kişiliği hissetmelerini sağlamak. Bir insanla tanışırsınız.
İsterseniz bu insanı çok sevin, isterseniz nefret edin; eğer bu bir kişilik uyandıramamışsa sizde sevginiz ya da nefretiniz birkaç gün sonra geçer. Ama bir kişilikse hangisi olursa olsun, sizde bir şey uyandırır. Bir duygu yaratır sizde . Benim amaçladığım şey zaten böyle bir şey. Yurtdışı ya da yurtiçinde bu fark etmiyor. Sadece böyle bir kişiği hissettiklerini görmek istiyorum ve görüyorum.
FİLMLERİMDE NEDEN MÜZİK KULLANMIYORUM
Sinemayle müzik kötü bir evlilik... Tuhaf bir evlilik... Hiçbir kriteri olmayan aşağılık bir evlilik derecesinde birbirini kullanan evlilikler vardır. İnsanlar birbirlerini kullanmak için o ililşkinin içinde kendilerini bulurlar. Günümüzde müzikle sinema ilişkisi biraz da buna benzedi. O onun pisliklerini eksikliklerini kapatıyor, diğeri de onun pisliklerini kapatıyor. Bunu böyle görüyorsam, bu konu benim dikkat etmem, hatta dikkat etmemden öte tavır göstermem gereken bir konu. Bir sahneyi yeteri kadar olması gerektiği gibi anlatamazsınız yine aynı şekilde mizansenini sahnenin yazılma amacını anlatamazsanız müzik devreye girer.
The Third Man
"italya’da 30 yıl boyunca borjiyalar vardı. yani savaş, kıyım, cinayet... ama michalengelo, leonardo ve rönesans aynı dönemde var oldular. oysa isviçre’de kardeşlik, 500 yıllık demokrasi ve barış vardı. ama ne yaratabildiler? sadece guguklu saat!"
Kara film - film noir'in en başarılı örneklerinden ,sinema tarihine adeta kazınmış efsane filmlerden biri, bir Carol Reed filmi.
Gösterildiği yıl en iyi görüntü oscarı yanında Cannes'de Altın Palmiye ile ödüllendirilen,2.Dünya Savaşı sonrası Viyanasını kendisine fon edinmiş ve savaşın emrelerin insanların suratlarından okunabildiği, yönetmenin şarap evinde keşfettiği mükemmel müziklerin sahibiAnton Karas'ın büyük ruh kattığı, usta aktör Orson Welles'in sınırlı rolü olmasına karşın özellikle ilk göründüğü sahneyle bizi bizden aldığı filmdir.
Filmin ekstralarından da anladığım üzere filmin hikayesi genel olarak gerçeklerle kurulu, karnelerle yemek dağıtılan bir zamanda karaborsacıların cirit attığı, penisilin mafyasının bile ortaya çıktığı, suçlular kenti haline gelmiş Viyana'nın 7500 kilometrelik yeraltı tünelleri ile de film için biçilmiş kaftan olduğu bir gerçek. Halen filmin en heyecanlı anlarına tanık olan bu tünelelr için yurtiç-yurtdışı turlar düzenleniyormuş ki filmin ilk gösterildiği yıllarda ülkelerini yanlış gösterdiği gerekçesiyle filme veyönetmene tepki olsa da uzun süreçte filmin ekmeğini epey yemişler, yiyolar.
Filmin tema müziği filmin kendisi kadar konuşulmuş hala en iyilerden biir olarak kabul edilirken sıradan yerlerde çalgıcılık yapan Karas'ı da milyoner yapmış 40 milyon koppya satmış o dönemde ki özellikle çaldığı enteresan müzik aletini ve güzel sesini duymak bile ayrı bir deneyim.
Film hakkında çok ipucu vermemek lazım ki tadına varılabilsin, akşam saatlerinde filmde güzel görünsün diye Viyana kaldırımlarının ıslatılması, soluk osluğa koşturmacalar, kovalama sahneleri keyifle izlensin ki özellikle filmin son sahnesi ilk sahneyle paralel ilerlerken bana kalırsa sinema tarihinin en başarılı sahnelerinden biri gerçekleştirilmiş. Filmdeki merak duygusu da apayrı bir güzel der İngiliz yapımı bu kült eseri ülkemizde de çıkmış dvdsinden yada illegal yollarla edinin derim:)
Who is the third man?
Kara film - film noir'in en başarılı örneklerinden ,sinema tarihine adeta kazınmış efsane filmlerden biri, bir Carol Reed filmi.
Gösterildiği yıl en iyi görüntü oscarı yanında Cannes'de Altın Palmiye ile ödüllendirilen,2.Dünya Savaşı sonrası Viyanasını kendisine fon edinmiş ve savaşın emrelerin insanların suratlarından okunabildiği, yönetmenin şarap evinde keşfettiği mükemmel müziklerin sahibiAnton Karas'ın büyük ruh kattığı, usta aktör Orson Welles'in sınırlı rolü olmasına karşın özellikle ilk göründüğü sahneyle bizi bizden aldığı filmdir.
Filmin ekstralarından da anladığım üzere filmin hikayesi genel olarak gerçeklerle kurulu, karnelerle yemek dağıtılan bir zamanda karaborsacıların cirit attığı, penisilin mafyasının bile ortaya çıktığı, suçlular kenti haline gelmiş Viyana'nın 7500 kilometrelik yeraltı tünelleri ile de film için biçilmiş kaftan olduğu bir gerçek. Halen filmin en heyecanlı anlarına tanık olan bu tünelelr için yurtiç-yurtdışı turlar düzenleniyormuş ki filmin ilk gösterildiği yıllarda ülkelerini yanlış gösterdiği gerekçesiyle filme veyönetmene tepki olsa da uzun süreçte filmin ekmeğini epey yemişler, yiyolar.
Filmin tema müziği filmin kendisi kadar konuşulmuş hala en iyilerden biir olarak kabul edilirken sıradan yerlerde çalgıcılık yapan Karas'ı da milyoner yapmış 40 milyon koppya satmış o dönemde ki özellikle çaldığı enteresan müzik aletini ve güzel sesini duymak bile ayrı bir deneyim.
Film hakkında çok ipucu vermemek lazım ki tadına varılabilsin, akşam saatlerinde filmde güzel görünsün diye Viyana kaldırımlarının ıslatılması, soluk osluğa koşturmacalar, kovalama sahneleri keyifle izlensin ki özellikle filmin son sahnesi ilk sahneyle paralel ilerlerken bana kalırsa sinema tarihinin en başarılı sahnelerinden biri gerçekleştirilmiş. Filmdeki merak duygusu da apayrı bir güzel der İngiliz yapımı bu kült eseri ülkemizde de çıkmış dvdsinden yada illegal yollarla edinin derim:)
Who is the third man?
3 Aralık 2008 Çarşamba
Cem Dizdar -Bülent Yavuz-12 eylül
Haftasonu zap yaparken Cem Dizdar'ı görür görmez durup şöyle bir bakarken eski Mhk başkanı, oldum olası sevimsiz en önemlisi de samimiyetsiz görünen Bülent Yavuz ile ikisine dair açıkladığı anektod çok önemliydi.
Dizdar'ın çocukluğunun ve gençliğinin geçtiği Samsun'da lisede Milli Güvenlik dersine bir kere nöbetçi hoca babında girdiniz dedi, ardından Bülent Yavuz şaşkın gözlerle izlemeye başladı gelişmeleri ve bomba geldi. Cem Dizdar solculuktn içeri alındığını ve o dönemde Bülent Yavuz'un kendisine bir tokat yapıştırdığını burnunun kanadığını falan ekledi, ayarın kralını verirken Bülent Yavuz sadece hatırlamıyorum ve son olarak kabul etmiyorum derken bile şaşkınlığını atabilmiş değildi. Canlı yayında bile nasıl olurdu, bu ülkede yapılan hep yanlarına kar değilmiydi yıllar sonra hiç beklemediği köşeden golü yemişti.
Dün fanatik gazetesinde bu yöndeki soruyada gayet açık ve net cevap vermiş güzel insan Cem Dizdar; Aramızdaki fark şu, onlar hatırlamıyor biz hiç unutmuyoruz...
Soru: sevgili cem dizdar beşiktaş mualifliğini bülent yavuz karşısında göstermenizi diliyorum 12 eylül den kalma hesap defterini kapatacakmısınız masadamı kalacak?? furkan
Cem Dizdar: İzlediyseniz, o defterin o bölümünü kapattık. ama başka bölümlerle ilgili parantez açık, fırsat buldukça ve yeri geldikçe hepsini kapatmaya çalışacağız, ölene kadar. Çünkü aramızdaki fark şu, onlar hatırlamıyor biz hiç unutmuyoruz...
Verilen soru ve cevaplardan Dizdar'ın kurnazlığıyla güldüren ve yine güzel tespitler yaptığı bazı bölümler;
Soru: MRB.SAYIN DİZDAR BİR BEŞİKTAŞ TARAFTARI OLARAK NE ZAMAN ŞÖYLE ARKAMIZA YASLANIP RAHAT BİR MAÇ İZLEYECEĞİZ? HER MAÇ TABİRİ CAİZSE ÖLÜP ÖLÜP DİRİLİYORUZ BU FENERBAHÇE MAÇI OLSA DA AYNI KOCAELİSPOR MAÇI OLSA DA? HERHALDE BU ÜKEDE EN ÇOK KALP SORUNU OLAN BEŞİKTAŞ TARAFTARIDIR. SİZ NE DÜŞÜNÜYORSUNUZ ACABA HAKSIZ MIYIM? M.G.
Cem Dizdar: Arkaya yaslanarak maç izlenmez. Maç ayakta heyecan içinde izlenir. hoplaya zıplaya, güle ağlaya izlenir. Futbol insanın yüreğini ağzına getirmiyorsa oyun değildir zaten. Maça gidip heyecanlanalım derim... Ya da gelin birlikte heyecanlanalım, bu daha iyi olur...
**
Önemli ve de ihtiyacımız olan bu 'uyanıklık'tır. aklımızı uyanık tutmaktır. Beşiktaşlı duruşu, Demirören'in ve ekibinin tarif ettiği bir şey olamaz, çünkü o zaman biz o duruşu tutturamayız. O duruşun içinde kazanmak için oynamak ama kaybetmeyi bilmek, rakiple oynadığımızı bilip ona saygı göstermek gibi asıl değerler vardır. Sorumluluğu üstlenmek, "Bunu ben beceremedim" diyebilmektir. Birazda Denizli'nin son maçtan sonra söyledikleri, söylediğini nasıl söylediğidir o duruş. İnsan duruşunun, bir başka biçimde tarifi, Beşiktaşli diliyle tarifidir. Elbette zarar veriyorlar herşeye, hayata, futbola ve insanlara... Düşünün o Antalyalı çoçuğun attığı tayla gözünden yaralanan belki de göremeyecek olan çocuğun o gözünde sönen ışıkta onların payı olmadığını mı düşünüyoruz. Ben düşünemiyorum. Farklı düşünüyorum iddiama rağmen benim bile payım vardır o çocuğun ışığının sönmesinde....
2 Aralık 2008 Salı
Derbiden O An'lar
Haftasonu seyir açısından da güzel giden, gelen kartla sıkıcı hal alıp monotonlaşan derbiden arta kalanları fotoğraf kareleri güzel özetliyor aslında...
Deplasman biletlerinin tek bir yerde çıkartılarak eziyetin üst düzeye çıkarılışıyla başlayan, tribün açısından olaysız bir gün olmasıyla, görsel şovları,Beşiktaş atağa çıktığında tribünlerden atılan topları, Guiza'nın şık vuruşu, kaçırdığı inanılmaz gol sonrası direkle olan münasebeti ve yüz ifadesi, Ekrem'in çırpınışları, Alex'in gol sevincini çocuklar gibi ağzı kulaklarında kaleci Volkan ile paylaşması, derbilere özgü gerilimin pek yaşanmadığı kırmızı kart olmasa muhtemelen son yılların en güzel derbilerinden birini izleyeceğimiz bir maçtı, yaşandı ve bitti...
Kriz ve İnsan
Herşeyi külhanbeyliğiyle ve Kasımpaşalığıyla açıklayan, çözme eğilimindeki başbakanımızın kriz bizi teğet geçti, etkilenmeyiz demeçlerinin ardından birçok fabrikanın kapanma noktasına gelmesi, büyük şirketlerin yüzlerce işçiyi işten çıkarması pek gecikmedi. Çöken acımasız kapitalist düzenin bizde yansıması da hükümet tarafından yıllardır sürdürülen üretmeden, istihdam etmeden, fabrika kurmadan, sanayiyi geri planda tutan, ithalat bazlı koftiden politikaları, şişirme rakamları, ekonomi iyi safsataları artık yutulacak durumdan çıktı.
Bu ortamda "Krizin bedelini ödemeyeceği"z pankartı altında yürüyen binlerce işçi ve memurun Ankara'daki protestosunda alışıldık görüntüler, polislere göre yine orantılı güç kullanılarak sona eren bir günün ardından günün en anlamlı karesi şuydu;
Bu ortamda "Krizin bedelini ödemeyeceği"z pankartı altında yürüyen binlerce işçi ve memurun Ankara'daki protestosunda alışıldık görüntüler, polislere göre yine orantılı güç kullanılarak sona eren bir günün ardından günün en anlamlı karesi şuydu;
1 Aralık 2008 Pazartesi
Sinemada Kült Karakterler
İngiltere'nin en çok satan sinema dergisi olan, ülkemizde de 2006 yılından beri faaliyette olan popüler sinema dergisi Empire okurlarından gelen oylar doğrultusunda Sinema tarihinin iz bırakan en başarılı 100 film karakterini belirledi. Bu tür listeler sinemaseveri irrite edici hareketlerden biri mutlaka. Sonuçta sinema bir sanattır, can'dır hayattır, kıyas kabul etmez ama tartışmaya dair güzel açılımlar sağlaması açısından bazen bu listeler işe yarayabiliyor.
Bu listede ilk sıraları Fight Club'dan Tyler Durden, Star Wars'tan Darth Wader, daha şimdiden efsaneleşen olağanüstü performansla BAtman'i bile gölgede bırakan Joker yorumuyla Heath Ledger - The Joker, Hannibal Lecter, Coen'lerin kült karakterlerinden The Dude, Marlon Brando'nun hafızalara kazınan performansıyla Vito Corleone, benim vazgeçilmezim efsane Travis Bickle ve Edward Scissorhands gibi zihin açıcı karakterler tahmin edildiği üzere listede kafaya oynuyorlar.
Tekmili birden aşağıda;
Bu listede ilk sıraları Fight Club'dan Tyler Durden, Star Wars'tan Darth Wader, daha şimdiden efsaneleşen olağanüstü performansla BAtman'i bile gölgede bırakan Joker yorumuyla Heath Ledger - The Joker, Hannibal Lecter, Coen'lerin kült karakterlerinden The Dude, Marlon Brando'nun hafızalara kazınan performansıyla Vito Corleone, benim vazgeçilmezim efsane Travis Bickle ve Edward Scissorhands gibi zihin açıcı karakterler tahmin edildiği üzere listede kafaya oynuyorlar.
Tekmili birden aşağıda;
SIRA / OYUNCU ADI / CANLANDIRDIĞI KARAKTER /FİLM ADI
100. Martin Riggs (Mel Gibson/ Lethal Weapon / Cehennem Silahı)
99. HAL-9000/ Douglas Rain (seslendirdi) 2001: A Space Odyssey/ 2001 Uzay Macerası
98. Charles Foster Kane (Orson Welles/ Yurttaş Kane)
97. Clarice Starling (Jodie Foster/ The Silence Of The Lambs/ Kuzuların Sessizliği)
96. Ethan Edwards(John Wayne/ The Searchers/ Çöl Aslanı
95. Freddy Krueger (Robert Englund/ A Nightmare On Elm Street / Elm Sokağı'nda Kabus)
94. Buzz Lightyear (Tim Allen (seslendirdi) /Toy Story/ Oyuncak Hikayesi)
93. Martin Q. Blank (John Cusack/ Grosse Pointe Blank)
92. Randal Graves (Jeff Anderson/ Clerks)
91. Scarlett O'Hara (Vivien Leigh/ Gone With The Wind/ Rüzgar Gibi Geçti)
90. The Wicked Witch Of The West/ Margaret Hamilton/ The Wizard Of Oz/ Oz Büyücüsü
99. HAL-9000/ Douglas Rain (seslendirdi) 2001: A Space Odyssey/ 2001 Uzay Macerası
98. Charles Foster Kane (Orson Welles/ Yurttaş Kane)
97. Clarice Starling (Jodie Foster/ The Silence Of The Lambs/ Kuzuların Sessizliği)
96. Ethan Edwards(John Wayne/ The Searchers/ Çöl Aslanı
95. Freddy Krueger (Robert Englund/ A Nightmare On Elm Street / Elm Sokağı'nda Kabus)
94. Buzz Lightyear (Tim Allen (seslendirdi) /Toy Story/ Oyuncak Hikayesi)
93. Martin Q. Blank (John Cusack/ Grosse Pointe Blank)
92. Randal Graves (Jeff Anderson/ Clerks)
91. Scarlett O'Hara (Vivien Leigh/ Gone With The Wind/ Rüzgar Gibi Geçti)
90. The Wicked Witch Of The West/ Margaret Hamilton/ The Wizard Of Oz/ Oz Büyücüsü
89. Princess Leia Organa/ Carrie Fisher/ Star Wars/ Yıldız Savaşları
88. Jessica Rabbit(Kathleen Turner (seslendirdi)Who Framed Roger Rabbit
87. Dracula (Christopher Lee/ Dracula)
86. Roy Batty (Rutger Hauer/ Blade Runner/ Bıçak Sırtı)
85. Vincenzo Coccotti (Christopher Walken/ True Romance/ Çılgın Romantik
84. Agent Smith (Hugo Weaving/ The Matrix, The Matrix Reloaded, The Matrix Revolutions
83. Mr Blonde (Michael Madsen/ Reservoir Dogs/ Rezervuar Köpekleri)
82. Marv (Mickey Rourke/ Sin City/ Günah Şehri)
81. Wolverine (Hugh Jackman/ X-Men, X-Men 2, X-Men: The Last Stand)
81. Wolverine (Hugh Jackman/ X-Men, X-Men 2, X-Men: The Last Stand)
80. Norman Bates (Anthony Perkins/Psycho/ Sapık
79. Boba Fett (Jeremy Bulloch/ The Empire Strikes Back, Return Of The Jedi)
78. Axel Foley (Eddie Murphy/ Beverly Hills Cop/ Sosyete Polisi
77. Ed (Nick Frost/ Shaun Of The Dead/ Zombilerin Şafağı)
76. Dr. Emmett Brown (Christopher Lloyd/ Back To The Future/ Geleceğe Dönüş)
75. Marge Gunderson (Frances McDormand/ Fargo)
74. E.T. (E.T. The Extra-Terrestrial)
73. Jack Torrance (Jack Nicholson/ The Shining/ Cinnet)
72. V (Hugo Weaving/ V for Vendetta)
71. Snake Plissken (Kurt Russell/ Escape From New York (New York'tan Kaçış), Escape From L.A.(L.A'den Kaçış)
70. Atticus Finch (Gregory Peck/ To Kill A Mockingbird/ Bülbülü Öldürmek)
69. Gollum (Andy Serkis/ The Lord of the Rings: The Two Towers (Yüzüklerin Efendisi: İkiz Kule), The Return of the King (Yüzüklerin Efendisi; Kralın Dönüşü)
68. Napolean Dynamite (Jon Heder/ Napoleon Dynamite)
68. Napolean Dynamite (Jon Heder/ Napoleon Dynamite)
67. Frank Booth (Dennis Hopper/ Blue Velvet/ Mavi Kadife)
66. The Bride (Uma Thurman/ Kill Bill)
65. White Goodman (Ben Stiller/ Dodgeball: A True Underdog Story/ Yakar Top)
64. Withnail (Richard E. Grant/ Withnail & I)
63. Wall-E (Ben Burtt (seslendirdi) / Wall-E/ Vol-İ)
62. Mathilda (Natalie Portman/ Leon)
61. R.P. McMurphy (Jack Nicholson/ One Flew Over The Cuckoo's Nest/ Guguk Kuşu)
60. Ace Ventura (Jim Carrey/ Ace Ventura: Pet Detective (Budala Dedektif), Ace Ventura: When Nature Calls (Budala Dedektif 2)
60. Ace Ventura (Jim Carrey/ Ace Ventura: Pet Detective (Budala Dedektif), Ace Ventura: When Nature Calls (Budala Dedektif 2)
59. Tommy Devito (Joe Pesci/ Goodfellas/ Sıkı Dostlar)
58. Rick Blaine (Humphrey Bogart/ Casablanca/ Kazablanka)
57. Brick Tamland (Steve Carell/ Anchorman: The Legend Of Ron Burgundy)
56. Juno MacGuff (Ellen Page/ Juno)
55. Lt. Frank Drebin (Leslie Nielsen/ The Naked Gun/ Çıplak Silah)
54. Luke Skywalker (Mark Hamill/ Star Wars, The Empire Strikes Back, Return Of The Jedi) 53. Luke (Paul Newman/ Cool Hand Luke/ Parmaklıklar Arkasında)
52. Walter Sobchak (John Goodman/The Big Lebowski/Büyük Lebowski)
51. Quint (Robert Shaw/ Jaws)
50. George Bailey (James Stewart/ It's A Wonderful Life/ Şahane Hayat)
49. Mal Reynolds (Nathan Fillion/ Serenity
48. Tony Stark (Robert Downey Jr./ Iron Man)
47. Blade (Wesley Snipes/ Blade)
46. Anton Chigurh (Javier Bardem/ No Country For Old Men/ İhtiyarlara Yer Yok)
45. Amelie Poulain (Audrey Tautou/ Amelie)
44. Peter Venkman(Bill Murray/ Ghostbusters/ Hayalet Avcıları)
43. The Man With No Name (Clint Eastwood/ The Good, The Bad And The Ugly/İyi, Kötü, Çirkin)
42. Alex DeLarge (Malcolm McDowell/ A Clockwork Orange/ Otomatik Portakal)
41. Mary Poppins (Julie Andrews/ Mary Poppins)
41. Mary Poppins (Julie Andrews/ Mary Poppins)
40. Patrick Bateman (Christian Bale/ American Psycho/ Amerikan Sapığı)
39. Marty McFly (Michael J. Fox/ Back to The Future 1-3/ Geleceğe Dönüş)
38. Donnie Darko(Jake Gyllenhaal/ Donnie Darko)
37. Edward Scissorhands (Johnny Depp/ Edward Scissorhands/ Makas Eller)
36. Harry Potter (Daniel Radcliffe/ Harry Potter serisi)
35. Maximus Decimus Meridius(Russell Crowe/ Gladiator/ Gladyatör)
34. Rocky Balboa (Sylvester Stallone/ Rocky serisi)
33. Tequila (Chow Yun-Fat/ Hard Boiled)
32. Jason Bourne (Matt Damon/ The Bourne Identity(Geçmişi Olmayan Adam) The Bourne Supremacy (Medusa Darbesi), The Bourne Ultimatum (Son Ultimatom)
31. Aragorn (Viggo Mortensen/ The Lord of the Rings Trilogy/ Yüzüklerin Efendisi serisi)
30. Jigsaw (Tobin Bell/ Saw 1-5/ Testere serisi)
29. Daniel Plainview (Daniel Day-Lewis/ There Will Be Blood/ Kan Dökülecek)
28. Gandalf (Sir Ian McKellen/The Lord of the Rings Trilogy/ Yüzüklerin Efendisi serisi)
27. Tony Montana (Al Pacino/ Scarface (Yaralı Yüz)
26. Ron Burgundy (Will Ferrell/ Anchorman: The Legend Of Ron Burgundy
26. Ron Burgundy (Will Ferrell/ Anchorman: The Legend Of Ron Burgundy
25. Yoda (Frank Oz/ The Empire Strikes Back (Yıldız Savaşları: Bölüm V - İmparator) Return of the Jedi (Jedi'ın Dönüşü)
24. Ash (Bruce Campbell/ Evil Dead I, II & Army of Darkness)
23. Harry Callahan (Clint Eastwood/ Dirty Harry/ Kirli Harry)
22. Ellis 'Red' Redding (Morgan Freeman/ The Shawshank Redemption/ Esaretin Bedeli)
21. Michael Corleone (Al Pacino/ The Godfather Part II (Baba 2)
20. Forrest Gump/ Tom Hanks Film: Forrest Gump
19. Jules Winnfield (Samuel L. Jackson/ Pulp Fiction/ Ucuz Roman
18. Captain Jack Sparrow (Johnny Depp/ Pirates Of The Caribbean/ Karayip Korsanları)
17. Hans Gruber (Alan Rickman/ Die Hard/ Zor Ölüm)
14. The Terminator (Arnold Schwarzenegger/ The Terminator)
13. Keyser Soze (Kevin Spacey/ The Usual Suspects/ Olağan Şüpheliler)
12. John McClane (Bruce Willis/ Die Hard / Zor Ölüm)
11. James Bond (Sean Connery/ Goldfinger/ Altın Parmak)
10. Vito Corleone (Marlon Brando/ The Godfather/ Baba)
9. Ellen Ripley (Sigourney Weaver/ Alien)
8. Travis Bickle (Robert De Niro/ Taxi Driver/ Taksi Şoförü)
7. The Dude (Jeff Bridges/ The Big Lebowski/ Büyük Lebowski)
7. The Dude (Jeff Bridges/ The Big Lebowski/ Büyük Lebowski)
6. Indiana Jones (Harrison Ford/ Raiders Of The Lost Ark/ Kutsal Hazine Avcıları)
5. Dr. Hannibal Lecter (Sir Anthony Hopkins/ The Silence Of The Lambs (Kuzuların Sessizliği) Hannibal, Red Dragon (Kızıl Ejder)
4. Han Solo (Harrison Ford/ Star Wars , The Empire Strikes Back, Return Of The Jedi)
3. The Joker (Heath Ledger/ The Dark Knight/ Kara Şövalye)
2. Darth Vader (David Prowse/ James Earl Jones (ses)/ Star Wars, The Empire Strikes Back, Return of the Jed, Revenge of the Sith
1. Tyler Durden (Brad Pitt/Dövüş Kulübü)
30 Kasım 2008 Pazar
Derbiden Geriye...
Yıllardır büyük maç kazanamama hastalığı kronikleşmeye başladı desek yeridir.
Önem babında küçük maçları kazanıp yıllardır en kritik maçlardan yenik çıkmak, bu maçların ağır yükünü kaldıramamak, psikolojik olduğu kadar farklı nedenlere de bağlanabilir.
Öncelikle Mustafa Denizli'nin seçimini, sahaya çıkan 11 olarak çok yanlış bulmadım. Bana kalırsa tek hatası Serdar Özkan'dı ki bu seneki büyük düşüşü ve sayısız topu iç etmesiyle bu arkadaşın da sönüp giden genç yıldız adaylarından biri olacağı belli olmakta.
Bu maçta Holosko ya da Bobo ikilisinden biri mutlaka oynamalıydı ki benim tercihim Holosko olurdu, gerekirse birçok kez denendiği gibi kanatta oynatılabilirdi, ya da 70.dakikayı beklemeden daha erken alınabilirdi.
Orta saha ise büyük bir muamma. Sivok bu seneki en başarılı ya da tek başarılı transfer olduğunu her maç kanıtlarken Cisse ise bir anadolu takımı futbolcusu kıvamında her risk almadan, suya sabuna dokunmadan, hiçbir şey üretmeden geçiriyor. Birisi bana Cisse'nin Uğur İnceman'dan ya da gönderilen Koray Avcı'dan ne gibi artıları var söyleyebilirse çok sevinirim.
Dünkü ilk sarı kart hatalı olabilir ama kart görmüşken yaptığı arkadan hareketle de maçı bitiren adam oldu. O ana kadar da hiç de fena değildik özellikle hücumlarda pas organizasyonlarında.
Ekrem Dağ hiç sırıtmadı, Nobre her zamanki gibi çalışkandı, Sivok keza öyle, savunmaya gelecek olursak Gökhan Zan'a artık sabır falan dayanmıyor bu kadar kademe ve pozisyon hatası yapan bir adamın yeri yok bana kalırsa. Bu maçta da Zapo ve Toraman ortada oynayıp sağ bekte Serdar Kurtuluş denenebilirdi.
Velhasıl kırmızı karta kadar gayet güzel giden, ardından izlenebilirliği düşen sıkcıı hale gelen, Fenerbahçenin de rahatlayarak geniş geniş takıldığı çok da bir şey yapmadan kaznadığı bir derbi oldu. Onlarda da Alex'in kötü futbolu, Kazım ve Deivid'in silik futbolu dışında Selçuk, Guiza ön plana çıkan başarılı topçulardı. Savunma olarak bizim savunmanın bir milim ilerimizdeler iyi oldukkları söylenemez.
Devre arası bana kalırsa iyi değerlendirilmeli her iki takım için de...
Beşiktaş artık bu takımı kaldıramayan, çapsızlardan kurutulmalı, 50 tane adam alıp göndermeyle de bu iin olmayacağını öğrenip yoluna devam etmeli ki şu haliyle yine şampiyonluğun en büyük adaylarından biri...
Önem babında küçük maçları kazanıp yıllardır en kritik maçlardan yenik çıkmak, bu maçların ağır yükünü kaldıramamak, psikolojik olduğu kadar farklı nedenlere de bağlanabilir.
Öncelikle Mustafa Denizli'nin seçimini, sahaya çıkan 11 olarak çok yanlış bulmadım. Bana kalırsa tek hatası Serdar Özkan'dı ki bu seneki büyük düşüşü ve sayısız topu iç etmesiyle bu arkadaşın da sönüp giden genç yıldız adaylarından biri olacağı belli olmakta.
Bu maçta Holosko ya da Bobo ikilisinden biri mutlaka oynamalıydı ki benim tercihim Holosko olurdu, gerekirse birçok kez denendiği gibi kanatta oynatılabilirdi, ya da 70.dakikayı beklemeden daha erken alınabilirdi.
Orta saha ise büyük bir muamma. Sivok bu seneki en başarılı ya da tek başarılı transfer olduğunu her maç kanıtlarken Cisse ise bir anadolu takımı futbolcusu kıvamında her risk almadan, suya sabuna dokunmadan, hiçbir şey üretmeden geçiriyor. Birisi bana Cisse'nin Uğur İnceman'dan ya da gönderilen Koray Avcı'dan ne gibi artıları var söyleyebilirse çok sevinirim.
Dünkü ilk sarı kart hatalı olabilir ama kart görmüşken yaptığı arkadan hareketle de maçı bitiren adam oldu. O ana kadar da hiç de fena değildik özellikle hücumlarda pas organizasyonlarında.
Ekrem Dağ hiç sırıtmadı, Nobre her zamanki gibi çalışkandı, Sivok keza öyle, savunmaya gelecek olursak Gökhan Zan'a artık sabır falan dayanmıyor bu kadar kademe ve pozisyon hatası yapan bir adamın yeri yok bana kalırsa. Bu maçta da Zapo ve Toraman ortada oynayıp sağ bekte Serdar Kurtuluş denenebilirdi.
Velhasıl kırmızı karta kadar gayet güzel giden, ardından izlenebilirliği düşen sıkcıı hale gelen, Fenerbahçenin de rahatlayarak geniş geniş takıldığı çok da bir şey yapmadan kaznadığı bir derbi oldu. Onlarda da Alex'in kötü futbolu, Kazım ve Deivid'in silik futbolu dışında Selçuk, Guiza ön plana çıkan başarılı topçulardı. Savunma olarak bizim savunmanın bir milim ilerimizdeler iyi oldukkları söylenemez.
Devre arası bana kalırsa iyi değerlendirilmeli her iki takım için de...
Beşiktaş artık bu takımı kaldıramayan, çapsızlardan kurutulmalı, 50 tane adam alıp göndermeyle de bu iin olmayacağını öğrenip yoluna devam etmeli ki şu haliyle yine şampiyonluğun en büyük adaylarından biri...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)