24 Mayıs 2008 Cumartesi

Turkish Star Wars

bilinmeyen bir güç bizi kendine çekiyor...


Malum kült filmimiz Dünyayı Kurtaran Adam sözkonusu, yurtdışında daha çok filmde Star Wars'tan görüntüleri kırpıp filme konmasından dolayı Turkish Star Wars diye bilinen filmin Amerika olmak üzere birçok yerde deli gibi arandığını, fantastik film festivallerinde gösterildiği, ülkemizde de Fanatik Video tarafından çıkarılan vc dve dvd'sinin .ıktığı gün satış rekorları kırdığı acayip birşey.

Filme katlanıp tamamını izleyenler için özellikle yaran diyaloglar, peluş hayvanlar, Cüneyt abinin top oynar gibi sektirdiği kayalar, tenekeden uzaylılar zihinlerde yer etmiştir. Sinema tarihinin en kötü filmlerinden biri olarak kabul edilen film için Cüneyt Arkın da Dünyayı kurtardık ama patronu batırdık diyerek noktayı koymuştur. Ekip ve yönetmen zamanla oluşan manyakça ilgiye ise fazlasıyla şaşırmış haliyle, Avrupa ve Amerikadan gelen röportaj teklifleri, özel gösterimler filmi meşhur kült filmlerin arasına sokmuş bu süreçte.

Filmin alternatif afişi de ilginç, Cüneyt Arkın'ın yurtdışında filmi pazarlamak için kullandığı isimlerden biri olan George Arkın direk dikkat çekiyor:)

uzayda geçen nefis diyaloglardan sadece biri;

Aytekin: Oooy, karnım da bi acıktı ki
çocuk: yemek hazır, ablam hazırladı
Aytekin: Ne yemeği?
çocuk: Böcek kızartması, yılan haşlaması
Aytekin: Iiiy, ben yemem
CÜneyt Arkın: Ooo, olur mu hiç, yemezsen yakışıklılığın bozulur.

Kurukahveci Mehmet Efendi

1800'lü yıllardan günümüze kadar uzanan, bizi bizden alan muhteşem kokulu, hergün belirli dozda almazsak eksiklik hissettiğimiz bakır renkli poşetler ve teneke kutularda temin edilesi şahane şey.
Araplardan da gelen bir geçmişi olan, kültürümüzde apayrı bir yere sahip- misal kız istemeler, içine tuz atmalar ya da fal mevzuu gibi- Türk kahvesi derken sanki turistmişiz gibi hissettiren, bazı mekanlarda yanında bidicik lokumlarla ikram edilen her şekliyle içilesi, mest eden kahvedir kendileri.

Özellikle 3 lira civarı satılan plastik kahve pişirme makinaları sayesinde acayip pratikleşen türk kahvesinin tadı cezvede ağır ağır pişmesi ve az şekerli olarak tüketilmesiyle çıkıyor.
Mehmet Efendi ile bu yolculuğa çıkmışsanız başka kahve markası falan kesinlikle yerini tutmuyo, o kokuyu-tadı bulmak imkansız kesinlikle, ısrarla hastasıyız:)

Ahmet Esmer: Gülen Objektif

Başarılı fotoğraf sanatçımız, aynı zamanda uluslararası yarışmalarda da nükteli fotoğraflarıyla bizleri temsil eden Ahmet Esmer'den birkaç kare;





23 Mayıs 2008 Cuma

Taxi Driver - Jodie Foster

"Taxi Driver, the best thing happened to me"


76 yapımı, gösterildiği yıl hakkı yenen Scorsese filmlerinden olan, kıymeti gün geçtikçe anlaşılıp günümüzde fenomen haline gelen Taxi Driver'da 14 yaşında küçük bir fahişeyi oynayarak kariyerinde sıçrama yapan Jodie Foster için bu filmin yeri de ayrı olsa gerek.
Öyle ki filmdeki rolüyle oscar adayı olması bile başlı başına bir olaydı. Kendisi de filmin hakkını vermiş zaten, başıma gelen en iyi şey diyerekten...
Bu vesileyle güzelim filmi bilmemkaçıncı kez anıp Travis ve Iris ile sevenleri başbaşa bırakalım.

22 Mayıs 2008 Perşembe

CL Final


Bölüm bölüm her iki takımında baskın olduğu, ilk dakikalarda birbirini tartan ekiplerin kontrollü ama beklenildiğinden zevkli geçen mücadelesinde kazanan star tvnin güzelim! spikerinin defalarca dillendirdiği gibi "kırmızılar" oldu...

Kupayı kucaklayan ekipte ilk göze çarpan Van Der Sar ve Alex Ferguson etkisi oldu.
Van Der Sar yaşı başı almış, Fulham'da belki de son günlerini yaşarlken Ferguson Manu'ya kattı onu ve her oyuncuya yaptığı gibi sihirli deyneği ona da deydi.
Başka takımlarda yedek kalabilecek belki de sıradan denebilecek adamları takım içinde birer asker haline getiren şahane bir adam Ferguson ki aynı örneği Arsene Wenger için de vermek mümkün.
Oyuncudan maksimum verim alan, bireyselliği değil kollektif bilinci, takım oyununu oyunculara aşılayan ve ilk zamanlar şov yapıyo, kendine oynuyo denilen C.Ronaldo'yu androide çeviren bir sistem bu ki adam 42.golünü kaydetti dün gece...

Diğer tarafta da Avram Grant'a tepkiler, Mourinho'nun gidişi, Sheva krizi gibi birçok olumsuzluğa rağmen Chelsea özellikle Terry önderliğindeki inanılmaz sağlam savunmasıyla ve tabi savunmanın önündeki güçlü isimlerinin de büyük etkisiyle finale kadar geldi, direkten döndü adeta.
Maçtan kareler herşeyi daha iyi açıklıyor aslında;



where is the party

Son dönemin en çok konuşulan maddesi parti kapatma ve black eyed peas bir araya geldi:)
Ülkemizde de zırt pırt yayınlanarak öhh dedirten Whre is the partieee bağırışlarıyla dolu reklama bir alternatif, bobiler'den;


Ortaya Karışık





20 Mayıs 2008 Salı

Bir Kitap: Franny and Zooey


Ülkemizde de idare eden bir çevirisi bulunan kült eserlerin altında imzası bulunan, silinerek varolan romancı Jerome David Salinger'den tavsiye edilesi leziz bir kitap Franny ve Zooey.
İnsanın mutlaka kendinden parçalar bulacağı, şahane diyaloglarıyla modern çağdaki yabancılaşma veçocukuluğun masumyetine dokunan şahane bir eser...

Bessie: niye evlenmiyosun ki?
Zooey: evlendiğin zaman pencere kenarında hiç oturamıyorsun artık.

Zidane in Kırklareli




Juliette Binoche


1964 doğumlu, şirinlik abidesi, Oscar ve Altın Küre dahil birçok ödül sahibi güzel varlık.
İlk filmi18 yaşındayken bağımsız bir yapım olan oyuncu özellikle Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği, oscar heykelciğini kucakladığı İngiliz Hasta, Haneke'nin başyapıtı Cache ve Johnny Depp ile birlikte yıldızlaştıkları salyalar akıtan film Chocolat filmiyle tanınıyor.
Son dönem yer aldığı filmler ise Paris Je T'aime, Cache, Kırmızı Balonun Yolculuğu, Code İnconnu, Dan in Real Life...
Binoche ablamızın kariyerinde Godard, Kieslowski ve Haneke gibi büyük ustalarla çalışmış olması da büyük avantaj olsa gerek...

İlginç bir anekdot ise Steven Spielberg'İn büyük bütçeli yapımı Jurassic Park'ta rol teklif ettiği Binoche'nin; "Teklifinizi eğer dinazoru oynarsam kabul ederim" diyerek reddetmesi ve Kieslowski üstadın Blue filminde oynamasıyla sanatsal anlamda da gönülleri fetheden bir hamleye imza atmış, pek de yakışmıştır.


profile:

İlk Filmi: 1983 yılında "Liberty Belle" adlı filmde oynadı.

Çıkış: Kendi ülkesinde ilk kez, Jean-Luc Godard'ın tartışmalı filmi "Hail Mary"deki(1985) rolüyle dikkat çektiyse de, uluslararası anlamda şöhreti, 1988 yılında, başrolü Daniel Day Lewis'le paylaştığı "The Unbearable Lightness of Being" filmiyle yakaladı.

Ün: 1998'de Empire dergisi tarafından, film tarihinin en seksi 100 starından biri seçildi. 1997'de ise İngiliz Empire dergisinin hazırladığı, tüm zamanların en iyi 100 film yıldızı listesine girmişti.

Ödül: 1996 yapımı "The English Patient" filmindeki rolüyle, en iyi yardımcı kadın oyuncu dalında Oscar, Gümüş Ayı, BAFTA, Avrupa Film Ödülü ve NBR ödüllerini kazandı. 1994'de Kieslovski'nin "Üç Renk : Beyaz" filmindeki performansıyla, César Ödülü'ne layık görüldü.

Biliyor musunuz?: 1996'da kazandığı en iyi yardımcı kadın oyuncu Oscar'ını, herkes Lauren Bacall'ın alacağını umuyordu. Hatta Binoche bile. Öyle ki törende yaptığı teşekkür konuşmasında, "Herhangi bir konuşma hazırlamadım, çünkü burada Lauren'ın olacağını düşünüyordum" dedi.

Söz: "Oynadığım karakterlerin hüzünlü tipler olduğunu hiç düşünmedim. Tam tersine hepsi hayat dolu insanlar. Trajediyi kendileri seçmiyorlar. Trajedi onları seçiyor."




18 Mayıs 2008 Pazar

Bilgisayar ve Yaşam

Gündelik yaşamımıza, sosyal ilişkilere, iliklerimize kadar sirayet eden bilgisayar ve internetten sonra bu tarz ürünlerin yaşamımızda yer alması sürpriz olmaz heralde:) (smiley)

Delete Silgi by Daniil Rassadin and Alexander Malinovsky


DOS Yastık by Vasily Duboyov

Baltalı Golf


WWF-Türkiye, Doğal Yaşamı Koruma Derneği'nin geçtiğimiz aylarda bazı dergilere verdiği sade ama çarpıcı ilanı sözkonusu olan.
Son dönem tatil yörelerini mesken tutan yağmacıların, özellikle zengin yatırımcıların Akp hükümetinin de desteğini alarak doğanın tüm zenginliklerini bir çırpıda nasıl yokedebildiklerini gördük ki son örneğini MNG holding işi abartarak denize kadar el atıp kazmadık yer bırakmadı. Bu girişim ne yazıkki bir iki mecra atarafından Mng kargo gibi firmaların sınırlı şekilde protesto edilmesiyle kaldı. Mng'de bu arada boş durmadı, sosyal yardım etkinlikleri kampanyalar adı altında bu karayı silmeye kalkarak fırsatçılığını gösterdi.

Golf mevzusuna gelecek olursak, zengin sporu diye bilinen bizde hakkaten işadamlarının iş bağladıkları, büyük oteller ve Antalya gibi turistik yerler dışında oynanmayan bir hadise.
Golf oynanması için içinde bulunduğu alandaki ağaçlar kesilip, o alanı sulamak için yasadışı şekilde yer altından sular çekildiğini bilmek gerekiyor sporun ve sporcunun dostu olmadan evvel.

WWF – Türkiye’nin ilanında “Tek vuruşta 200.000 ağaç” sloganıyla şunları anlatıyor. “Güney kıyılarımızda açılması planlanan golf sahaları için yüz binlerce ağaç kesilecek. Üstelik bölgenin su kaynakları yeni sahaları kaldıramayacak kadar sınırlı. Bir büyük yanlışı engellemek için bize destek verin. www.wwf.org.tr”