
Maç tazesiyle biterken 1 puana üzülsek mi sevinsek mi hallerindeyiz ki kırmızı karttan önce de topa hakim olduğumuz dakikalarda bu maçı alabileceğimizi görmüştük.
Aslında hoca 70 gibi İSmail ve Tabata değişikliklerine gidebilirdi hem yaratıcı oyuncu hem de kanatlar babında faydalı olurdu kanaatindeyim.
İlk yarı çoğu bölümde keyfi top oynadık özellikle Ekrem Dağ, İbrahim Kaş başta olmak üzere...
Bunlara fazlasıyla sıradan oyunuyla Fink'i de eklemek şart bana kalırsa ve tabi defansif anlamda idare etse de hücuma sıfır destekli İbrahim Üzülmez. Bu gibi nedenlerden ofansif anlamda birşeyler üretmeden uzak, pozisyon vererek ilk yarıyı tamamladıktan sonra topu ayakta tutmanın, pas yaparak hızlı çıkan, ara paslarıyla da rakibe korkulu anlar yaşatan bir takım görüntüsü verdik.
Maçın en önemli artısı Ferrari gibi bir adamın soluk almaksızın bir Graffiti bir de Dzeko'yu durdurması, hemen her topa doğru hamleler yapması, Nihat'ın giderek form tutması, Bobo'nun eski günlerine yakın oyunu gibi ayrıntılardı.
Ve umut veren de uzun zaman sonra bir Avrupa maçında Beşiktaş'ın eski silik, sürekli kapanıp dan-dun vuran takımdan karakterli bir oyun ortaya koyan, hızlı çıkan, bol bol kaleyi yoklayan bir takım görüntüsü vermesiydi.
Herşeye rağmen alırdık lan bu maçı diyenler pek çoktur eminim, hele 93'te kaleciyle karşı karşıya kalınacak pozisyonda hakemin ofsayt düdüğü içimizdeki kıpırtıları öldüren bir karar olarak hayal kırıklığı yarattı.
İçerde oynayacağımız Wolfsburg maçında Graffite gibi bir adamın olmayışı avantajken, Dzeko ve Misimovic gibi isimlere de dikkat edilmeli. Tabi haftalardır süren kargaşa ortamı, tribünlerin ruh hali ki bu maçta yer-gök inleyecek gibi bir his var, şart olan galibiyet için önemli hususlar, hadi hayırlısı...