13 Mart 2008 Perşembe

Mayınlar Arasında Futbol

Geçtiğimiz günlerde bazı alanlarda fotoğraf ödülleri verildi, çok çarpıcı fotoğraflar vardı bu da en başarılı olanlarından biri;
Anadolu Ajansı'ından Rıza Özel'in elinden çıkmış, en iyi foto röportaj seçilmiş ayrıca...
Her şartta oynanabilen futbolun, umut veren, yaşam sevinci katan futbol topunun kanıtı adeta;

11 Mart 2008 Salı

19.Ankara Uluslararası Film Festivali - John Cassavetes


13-23 Mart arası Kızılay Büyülü Fener Sineması ve Çağdaş Sanatlar Merkezindeki birçok etlinlikle gerçekleştirilecek olan Ankara Uluslararası Film Festivali Perşembe günü başlıyor.
Top Yuvarlak Sinema Dört Köşe gibi futbol için özel bir bölüm ayrılan, panel ve turnuvayla renklendirilecek festivalde Kısa Filmler, Dünyanın Her Köşesinden Filmler, Yurtdışında Yaşayan Türk Yönetmenler, Belgeseller, Kieslowski:İzler ve Hatıralar Sergisi, Latin Amerika Filmleri gibi leziz programların yanında hemen her festivalde bir yönetmene, ustaya mercek tutma geleneğine John Cassevetes filmleriyle dopdopu bir içerik sinemaseverleri bekler...


Günümüz filmleri yalnızca bir hayal dünyası sunuyorlar ve insanlarla gerçek bir bağ kurmaktan yoksunlar. Bu ülkede, insanlar duygusal olarak 21 yaşında ölüyorlar. Belki de daha erken...Bir sanatçı olarak benim sorumluluğum, onların ayakta kalmalarını, hiç değilse 21'i dolduracak kadar yaşayabilmelerini sağlamak. bana kalırsa filmler, acıdan ve hiçlikten kurtulmanın mümkün olduğu duygusal ve entelektüel topraklarda yol bulmayı sağlayan birer harita.
John Cassavetes

9 Mart 2008 Pazar

Cemal Süreya - Baba Hakkı

Tehlikeli melek. Altın yürekli ve çıkarsız haydut. "Yenilmez Armada"nın azıcık boydan kısa kaptanı. Lise yıllarında birçok kez seyretme olanağı bulmuştum Baba Hakkı''yı. Fenerli olduğum için çok ürkerdim ondan. Gittiğim Hakkı''lı maçların hemen hepsini kaybettik. Taş gibi adam kalmış belleğimde. Kendisi de anlatır anılarında, futbolun yanı sıra barfiks, güreş, boks da yapmış. Ama asıl heybeti hızından, inanılmazı gerçekleştirebilmesinden geliyordu.

Granit amatör. Elini beline koydu mu karşısındakilerin işi bitik.

1910 doğumlu. Halıcıoğlu Askeri Lisesi''nin kart öğrencisi. 9. sınıfta profesyonel de oldu. Diyelim ki profesyonel. Transfer ücreti de şu: Sivil lise giderleri (tramvay bileti, vb) kulüpçe karşılanacaktı.

Baba... Doğan Koloğlu''nun "baba" kavramı için getirdiği yorum çok ilginç. Ona göre Hakkı Yeten''in "baba"lığı "şambabalığı ve parababalığının uzlaşmaz karşıtıdır." Gerçekten Hakkı''nın "baba" sanında bir yiğitlik, bir özveri de saklı ki hemen hiçbir futbolcuya nasip olmamış. Beşiktaş takımının tarihsel görüntüsünü de açıklar. Daha neler var bu adda: Hocalık, şövalyelik, tok söz, kurumlaşmış ağabeylik... Daha, daha: Sıkı denetim, içinde ürkü bulunmayan saygı, son ânı hiçbir zaman gündemden düşürmeyen gizilgüç, uyluğuyla top alan bıçkınlık, şıklığı dışlamayan sert oyun.

Ve kahraman şımarıklığı... Tribünlerdeki aykırı gösterilere, hatta belki kimi zaman hakeme karşı donunu indirip orasını da gösterebilmiştir. Sarışın bayan gazeteciyi Şükrü Enişte''ye havale ettiğini sezdirmiştir. Ama "Baba" imgesindeki büyük karizma her zaman çirkin görünmesini önledi onun.

Baba Hakkı hem başkan, hem kaptan, hem oyuncuydu. Aynı zamanda da seyirci. Hakemin ürküttüğü tek futbolcu da o oldu sanırım.

Beşiktaş''ın Mao Zedung''u.

Beşiktaş''a ne kaldı ondan? Tek kişiden kalabilen en çok şey... Bugün, Fenerbahçe''yi zaman içinde var olmuş birçok oyuncuyu yan yana koyarak tanımlayabiliriz. Galatasaray''ı da. Beşiktaş''ı ise yalnız onu düşünerek de açıklayabiliriz. Bu bir olay. Mutlaka bir adı olmalı.

Bulaşıcı güç.

İkinci devrede 6 gol atarak ve attırarak bir maçı 6-3 alabilen kaptan.

Beşiktaş, sermayesi insan olan bir kulüp. O yarattı bunu.

Bir Recep, bir Mehmet Ali, bir Lefter, bir Can, bir Metin... Bunları tek tek sanatçılar olarak anımsıyor kişi.

Baba Hakkı ise bir kurum gibi, bir ordu gibi, bir okul gibi... Tuhaf şey, çok büyük buluyorum, ama tek başına düşünemiyorum onu. Maksim''den, Kristal''den, Novotni''den, başka eğlence yerlerinden çıkmazmış. O yanını ise hiç düşünemiyorum.

Şükrü''sünü bulmuş bir Hakkı benim için çok büyük şey.

Beşiktaş bugün gerçek bir spor kulübü. Galatasaray daha da sağlam bir spor kulübü. Fenerbahçe ise bir türlü kulüpleşemedi. Beşiktaş''ınkini burada biraz da Baba Hakkı geleneğine bağlayamaz mıyız? Beşiktaş''la özdeşleşen ad. Yöneticilik, genel kaptanlık, başkanlık ve onursal başkanlık da yaptı kulüpte. Kulübüne böylesine damga vurmuş başka sporcu var mı ülkemizde?

Kurtuluş Savaşı tadı var Baba Hakkı adında. O da var.

Şemsiyesi koskoca bir palto. Çok da uzun geliyor ona.

23 Nisan 1989

Barnsley ve Kupa


Geçtiğimiz günlerde FA Cup'ta Barnsley tarih yazmaya devam etti, Liverpool'un ardından Chelsea gibi bir devi daha devirmeyi bildi.
Özellikle hücumdaki en büyük gücü Odejayi adlı oyuncuları Adebayor'u andıran futbolu ve fiziğiyle gözardı edilmemesi gereken bir adam ki golü bulup yarı final kapısını aralayan da o oldu.
Barnsley taraftarlarının maç sonu sahaya girip deli gibi eğlenmeleri ise maç için görülebilecek en güzel anlardı.
Diğer bir sürpriz ise Man.Utd - Portsmouth maçında penaltıdan gelen golle kupanın favorisi Manchester'ın elenmesiyle gerçekleşti...

Avrupada kupa maçlarında bu tür sürprizler çok yaşanıyo, Almanya'da amatör bir kulübün finale çıkmıştı geçtiğimiz yıllarda bir Berlin ekibiydi yanılmıyosam, yine St.Pauli yarı final yada finale çıkmıştı Bayern Munih ile karşılaşıp muhteşem bir taraftar desteğiyle acayip pozisyonlar kaçırıp ardından gol yiyip yenilseler de futbola renk getiren anlardı kuşkusuz.
Bizde ise ligde, yayın gelirlerinde olduğu gibi kupa kuralarıyla başlayan eşitsizlik seribaşı usulü büyük takımlara torpil yapılması sürprizleri adeta imkansız kılıyor.
Darısı bizim başımıza, inşallah herkesin ağzına bal çalan(özellikle 3 büyüklere), siyasetin kucağındaki futbolumuz bir gün adaletli bir sistemi gerçekleştirir.

Marley Efsanesi Film Oluyor


Futbolun hastası, aykırı ruh halini şarkılarıyla dünyaya haykıran, Birleşmiş bir Afrika hayaliyle ömrünü geçiren müzik efsanesi Bom Marley'in hayatını konu alacak film projesi epeydir söylense de yakın zamanda aşağıdaki haberle net bir şekilde telaffuz edilmeye başlandı;

Reggae müziğini Jamaika sınırları dışına taşıyarak efsaneleşen Bob Marley’nin yaşam öyküsü beyazperdeye taşınıyor.
Genç yaşta kanserden ölen Marley’nin hayat hikayesini anlatan ilk filmin yapımcıları arasında sanatçının eşi Rita Marley de yer alacak.
Filmin çekimlerine gelecek yıl başlanması, 2009 yılında seyirciyle buluşması planlanıyor.
Tanınmış yönetmen Martin Scorsese’nin hazırladığı, Bob Marley’ye ilişkin bir belgeselin de sanatçının 65. yaş günü olan 6 Şubat 2010 tarihinde gösterime girmesi planlanıyor.

Sabırsızlıkla bekliyoruz, Maradona'nın filmi gibi patates olmaz diye umuyoruz...

“Football is a whole skill to itself. A whole world. A whole universe to itself. Me love it because you have to be skilful to play it! Freedom! Football is freedom.” (Bob Marley- 1979)”

Kadın&Şiddet

her 3 kadından biri şiddet mağduru.
Şiddetin hertürlüsünü yaşayan, yaşatan, sürdüren bir toplum olarak özellikle kadınlar üzerinde uygulanan şiddet bildik bileli sıradan birşeymiş gibi sunuldu her zaman.
ekonomik özgürlükten yoksun, alınıp-satılan, şiddetin her şekline maruz kalan kadınlar da karakollarda barıştırılarak evlerine geri gönderildi yada baba evinde de dayak yiyerek püskürtüldü.
Her yıl kutlanan abuk subuk sevgililer günü gibi bizzat tüketime yönelik günlerdense kadınlar günü gibi aktivitelerle, protestolarla dolu bir gün daha makbul görünüyor.

Özellikle şiddet ve kadın hususunda çok güzel afişler hazırlanmış, birkaç demet;

Yüz yıllık yalan; Kapıya çarptım...


Şiddetin Rengi

Avucunun içindeki oyuncak mı?