"herkesin inandığı bir şey var bu .mına kodugumun hayatında, benimki de sensin..."
10 Kasım 2007 Cumartesi
9 Kasım 2007 Cuma
8 Kasım 2007 Perşembe
elde var hüzün - volume. bilmemkaç
Yer yine İngiltere ve yine hüsran, Leeds United'tan yediğimiz 6 gol ve kaleci Shorunmu'nun o kendine has surat ifadesiyle ağlardan sürekli çıkarmak zorunda kaldığı maç ister istemez insanın aklına geliyo.
Ve her ne kadar son zamanlarında şakşakçılık adına yaptığı hareketler bana yapmacık gelse de o maçta gerçekten bizler gibi, taraftarlar gibi kahrolan, kendisine yediremeyen bir kişi vardı o da Pascal Nouma idi. hatta Mills ile giriştiği mevzu da hala akıllarda.
Dünkü utanç tablosunda maçı terlemeden bitiren, ne yaptığı belirsiz sanki işsizler kahvesinden adam eksik olduğu için toplanmış adamlar misali anlamsız hareketlere imza atan topçular, popülizmin dibine vuran demirören, geldi geleli rahat gün göremediğimiz Sinan Engin adlı şahsiyet ve yılların birikimi olan berbat yönetim akabinde Beşiktaş'ın adım adım çözülüşü.
Hala başkanlık koltuğunda oturup ahkam kesebilen, utanmadan konuşabilen bu adamlara umarım ilk maçta en güzel cevap verilecektir yoksa koca kulüp fotomaç ve türevi maymun gazetelerin maskarası olmaya devam edecek, aynı Leeds maçı ardından attıkları Beşiktaş Altına kaçırdı tipinde gudik başlıklar gibi.
Uyku kaçıran sanki karabasan gibi nefes aldırmadan adamın üzerine gelen bir maçtı dünkü, eminim insanlar hala acı çekiyo, eski günler de bir yandan akla geliyo, Fulya tesislerinin tellerinin bir yanında gariban bir adam "kaptan maç 3-0 iken çocuğumu yatırdım sonrası malum, ben oğluma nasıl anlatacam bunu" haykırışları, Şifo'nun boğazının düğümlenmesi onun çok kullandığı ve sevdiği sözcük olan "akabinde" bizlerin de boğazımıza oturan, hüsranlar, taraftar profilini oluşturan melankolik, mazoşist yanımızı da yılların verdiği tecrüblerle katmerlemiş maçlardı bunlar.
velhasıl devir değişti topçular da yönetimlerde Beşiktaş'ta çok değişti, alınan skorlar çok değişmese de çürüyen, kan kaybeden, yanlış yönetilmekten kangren olmuş kartalı görmek acı veriyor be kardeşim...
daha ne kadar ibrahim üzülmezleri izleyecez bilmiyorum ama ben kazma diye zamanında dalga geçilen Takoz Recepleri, Ulvi'leri, Kadir'leri onların o yüreklerini, amatör sevdalarını seviyorum.
Kibar Feyzo Feyyaz gibi posterini asacak bir tane topçu niye yok diye soruyorum, çözüm nedir, alternatif nedir diyorum, hangi iş adamı gelecek yine neler vaat edecek, koltuk sayesinde ne işler bağlayacak diyorum, uyuyamıyorum...
Demirören, git kendine küfür ettirmeden...
7 Kasım 2007 Çarşamba
Sinemada Akımlar
6 Kasım 2007 Salı
5 Kasım 2007 Pazartesi
Türk Sinemasında Yabancı Çizgi Kahramanlar
Örümcek Adam
İlk kez 1966 yılında Cevat Okçugil ile Yeşilçam'a girmiştir. Ancak uzun ömürlü olamamıştır. Örümcek Adam'ın 1973'te yer aldığı başka bir filmi ise dünya sinemasında eşine oldukça ender rastlanabilecek bir türdendir. Üç Süper Adam adlı filmi Fikret Uçak yönetmiş, senaryosunu Doğan Tamer yazmıştır. Bu filmde sinema tarihinde ilk ve son kez Örümcek Adam kötüdür. Filmde ayrıca Kaptan Amerika, Meksikalı güreşçi El Santo zamanın Venomu gibi başka süper kahramanlar da vardır. Film, şiddet sahneleri ile doludur, deniz motoru pervanesi ile öldürülen adamlar, biçki makinesi ile doğranan kötüler, şişle dağlanan kadınlar vb. Film pek çok araştırmacı tarafından "şok edici" bulunmuştur.
Kızılmaske
Yeşilçam'da aynı döneme denk gelen iki ayrı Kızılmaske filmi vardır. Biri 1968 yapımı Tolgay Ziyal'ın yazıp yönettiği Kızıl Maske'dir. Bu filmde Fantom, çizgi romandaki özelliklerine nispeten sadık kalınarak sinemaya aktarılmıştır. Çetin İnanç'ın aynı yıl vizyona giren Kızıl Maske'si ise biraz daha farklıdır. Fantom daha bir Türk'tür. Artık macera peşinde koşamayacak kadar yaşlanan babasının elini öperek göreve başlar, filmde yerel şiveler kullanılarak komiklikler üretilir. Üstelik kostümü de orijinali gibi değildir. (Kıyafetin göğsünde bir "S" var. Zaten aşağı yukarı bütün kostümlerde bir S harfi veya yarasa işareti mevcut. Hatta bazısında ikisi birden bulunuyor. ) Filmde başka ilginçlikler de var: Sinema tarihinin ilk ve son zenci Fu Manchu'su gibi. Kızılmaske, Levent Çakır'ın oyunu ile 1971'de tekrar beyaz perdede boy göstermiştir.
Red Kit
Dünya sinemasında ilk kez Türkiye'de beyaz perdeye aktarılmıştır. 1967 yılında Öztürk Serengil'in başrolünü oynadığı filmde Serengil gördüğü bir rüyada kendini Red Kit sanır ve vahşi batıda macera peşinde koşar. 1971 yılında bu kez İzzet Günay Red Kit olur ve Dalton Kardeşleri kovalar. 1974 yılında ise son Red Kit Aram Gülyüz'ün yönetiminde Sadri Alışık olur. (Red Kit Atını Seven Kovboy) Batman: 1973 yılında Levent Çakır'ın oynadığı bir filmde Batman, Yeşilçam'a ayak basmıştır.
Süpermen
Yeşilçam'ın en sevdiği karakterlerdendir. Sık sık sinemada boy göstermiş, kendisi olmasa bile adı afişlerde yer almıştır. (Süpermenler gibi...) Süper Adam - 1971, Süper Adam Kadınlar Arasında - 1972, Süper Adam İstanbul'da - 1972, Süpermen Dönüyor - 1979 giibi. Bunlar arasında orijinal konuya en fazla sadık kalan Kunt Tulgar'ın Süpermen Dönüyor'udur. Ayrıca bu filmde ilk kez Türk sinemasında bir adam uçurulmuştur. Ayrıca bir tek Süpermen'in yetmediği filmler de vardır. İtalyan İtalo Martinenghi'nin Erler Film ile ortaklaşa gerçekleştirdiği bir Süpermen parodisi olan filmin başrollerini Cüneyt Arkın, Aldo Conti ve Sal Borghese oynamıştır. Aynı İtalyan'ın bu kez Yavuz Yalınkılıç ile gerçekleştirdiği Üç Süpermen Olimpiyatlarda ise türün en acayip filmi olmuştur. Dağınık senaryo, anlamsız diyaloglar, kötü yönetim vb. gibi sebeplerle film uç bir örnek olarak tarihte yerini almıştır. Süpermen'in dişi versiyonu yok mudur? Elbette vardır: Gülgün Erdem, Süper Kadın Dehşet Saçıyor (1972)...
Zagor
1970'de ilk Zagor, Cihangir Gaffari ile canlandırılır. Bu Zagor'un dünya sinemasında ilk görünüşü olmuştur. Bir yıl sonra Nişan Hançeryan Levent Çakır'ı Zagor yapar. Kara Korsan'ın Hazineleri ve Kara Bela... Bu iki filmde Zagor çizgi romandan aynen sinemaya aktarılmıştır. Yanında Çiko'su ve Kazma Kürek Bill'i olduğu halde maceradan maceraya atılır. Üstelik kötü imkanlarla, oyuncuların kişisel gayretleri ile. Bir sahnede Levent Çakır
Swing
EsseGesse stüdyolarının ürünü olan Swing, bilindiği üzere ilk ve tek olarak Yeşilçam'da sinemaya uyarlanmıştır. Filmde Salih Güney, Swing'i, Ali Şen Mister Blöf'ü, Süleyman Turan Gamlı Baykuş'u, Gülgün Erdem ise Betty'i canlandırmaktadır. Swing'in bu macerası çizgi romanından aynen sinemaya aktarılmıştır. Puik bile eksik değildir.
-------------------------------------------------------
Dünyayı kurtaran adam kadar fenomenleşmiş yurtdışında da fan toplamış bu uyarlamalardan bir iki örnek;
Turkish Superman
bir de izlemeye katlanabilen varsa diye Kilink vs Superman var ki akıllara zarar
4 Kasım 2007 Pazar
bitirilmek istenen bir kültür;kamyon arkası yazıları
Yeni ticaret kanunu kapsamında yasaklanan bir fenomen olan kamyon arkası yazılarını kanat atkaya da iki haftadır gündeme getirirken tek rakibim THY, Canısı gibi klasiklerden sonra kendisini geliştiren, kabuk değiştiren, apayrı bir mizah örneği oluşturan bu kültürden harika örnekler sunmak farz oldu;
Yaz aylarında yapılan yarışmada derece yapan yazılar şunlar:
"Kamyon çeker, 10-20 ton, gönlüm çeker Paris Hilton"
"Araman için illa hata mı yapmam gerekir"
"yi mazot selülit yapmaz"
"Bas gaza, frene, debriyaja. Götür ver parayı vergiye, stopaja"
ve diğerleri;
Firedi'nin Kabusu
Geç! Dayın kurban olsun...
Biçki Dikiş Kurslum
hatalıysam ara'ya alternatif olarak "Sıkıysa Ara"
bunlar da met-üst usta'dan futbolcuların forma arkası yazıları;