24 Mart 2010 Çarşamba

Irvine Welsh ve Trainspotting



Nihayet adam gibi çeviriyle yer altı edebiyatının ganimetlerinden, bir Irvine Welsh güzellemesi Trainspotting raflarda yerini aldı. İncil'den çok satılması gereken kitap diyerek yüceleştirilen, kült mertebesine çok önceden ulaşan, filmi sayesinde Renton rolüyle Ewan McGregor'u daha bir sevdiğimiz, müziklerine taptığımız, Robert Carlyle abimizle özdeşleşen Begbie fenomenini tanıma fırsatı bulduğumuz, Danny Boyle ismine ilk kulak kabarttığımız şaheser.

Britanya'nın süslü coğrafyasında haklarında pek bir şey öğrenemediğimiz İskoçların bilinçaltlarına bizzat okulu terkedip punk hareketine giriş yapıp yol alan Welsh'in kendi kaleminden okumak ayrı keyif olsa gerek.
"Dibe vurmaktan çekinmeyenlerin öyküsü" diye tabir edilen güzelim eser...


'BEN HAYATI SEÇMEMEYİ SEÇİYORUM'
''Hayat sıkıcı ve anlamsız. Büyük umutlarla başlıyoruz, sonra çuvallıyoruz. Hepimiz bir gün büyük sorulara cevap bulamadan öleceğimizi keşfederiz. Hayatımızın gerçeğini farklı biçimlerde yorumlayacak dolambaçlı düşünceler geliştiririz, bedenimizle büyük şeylere, gerçek şeylere dair kayda değer bir bilgiye uzanmaksızın. Aslında, kısa ve hayal kırıklıklarıyla dolu bir hayat yaşar, sonra da ölürüz. Kendimizi her şeyin tamamen anlamdan yoksun olmadığına inandırmak için hayatlarımızı bokla doldururuz; kariyerle, ilişkiyle falan...


… Bizi seç. Hayatı seç… Çamaşır makinesi seç, araba seç, bir kanepeye oturup ağzına berbat şeyler tıkıştırarak beyin uyuşturucu ve ruh çökertici aptal televizyon programları seyretmeyi seç. Bir huzur evinde üzerine sıçıp işeyerek çürümeyi, bencil ve kafayı yemiş çocukların için bir utanç kaynağı olmayı seç. Hayatı seç.

İyi de, ben hayatı seçmemeyi seçiyorum.''