Haftasonu Beşiktaş birçokları gibi bizi de şaşırttı. Maçın başlamasından son saniyesine kadar bitmek bilmeyen hırs, rakibi boğma, yardımlaşma, araya girme, pas yaparak çıkma, hafif sert müdehalelerle de sindirmeyle oyunu domine ettik.
Ve bu kadar baskılı tek kale geçen maçtan 3 puan çıkaramadık ki yazık oldu hem de çok...
Beni en çok düşündüren 1 günü diğerini tutmayan Beşiktaş'ın büyük ihtimal bu hafta eski verimsiz futboluna dönecek olması ki umarım yanılırım.
Maça dönecek olursak geçmişte Tigana ve Ertuğrul'a demediğimizi bırakmadık korkak diyerek ki berbat top oynuyoduk orası bir gerçek. Lakin Denizli döneminde de hiçbir fark yok, hatta bir sistem olduğundan bile kimse emin değil. GEçen haftaki Konya maçı mesela, pozisyona dahi gremeden, şut bile atılamadan biten koskoca 90 dakika ve buun gibi birçok maç, özellikle de deplasmanda süregelen silik futbol.

Deplasmana gelen Trabzon çift santrafor ve Yattara ile oynarken mutlak galibiyet için sahaya çıkan Beşiktaş ise tek santrafor ile oynuyor, kanat adamlarınız ofansif olur, pozisyon yaratır, yaratıcı oyuncular olur eyvallah, tek forvet sorun değil. Ama orta sahada dolanan Yusuf, sağ kanatta sezon başından beri top ezmekle uğraşan Serdar Özkan ve sol kanatta da sınırlı kapasitesini hırsıyla kapatmaya çalışan İbrahim Üzülmez varken olacak gibi değil. Onu geçtim bu kadar üstün olduğun ve gol beklediğin maçta Cisse-Ernst ve Sivok üçlüsünün birden oynaması ki burda kenarda durması gereken Cisse'dir, büyük handikap.
Bir de yan toplar, duran toplar mevzusu var, ligde rekor sayıda korner ve yan top kullanmamıza rağmen yanılmıyosam gol sayımız sadece 2. u fırsatları Alex ve Fenerbahçe bulsa bunun 5 katı gol bulacaklarından eminim. Kornerler sürekli bir ön direğe kısa atılıp harcanma hovardalığında, onun dışında kaleyi yoklayacak şut atacak adam sayısı diğer rakiplere göre çok az bu da bir gerçek.
Maçta en umut veren hadise ortalığı hallaç pamuğu gibi atan Ernst oldu benim için. İleri geri durmadan çalışan, top çalan, yerinde müdehaleler yapan, zaman zaman şut çeken, hırsıyla Zago'yu andıran ve yönetimin 40 yılda bir de olsa isabetli bir transfer yaptığı Fabien Ernst.
Birçok şey yazıldı ama yine Cem Dİzdar Zago görünümlü Giunti benzetmesiyle yoruma mahal bırakmayan yorumunu yapmış;
Zago görünümlü GiuntiOnu ilk Antalya’yla oynanan kupa maçında izlediğimde “Kime benziyor stili?” diye düşündüm. Yanıtım, Carlos Alberto Zago oldu. Son Trabzon maçındaki tatlı sert stiliyle bu fikrim değişmedi ama üzerine bir de Federico Guinti ekledim. Zago’nun sert duruşu, Guinti’nin sezgisel tarzı. Rakip daha atağa çıkmadan ne olacağını kestirip orada bitiverdi Ernst. Her topa korkusuzca uzattı ayağını ve ayak uzattığı hemen her topu kontrolüne aldı. Beşiktaş’ta forma giyen bu tarz biri olarak aklımda Zlatko Yankov kalmış ama o Ernst’e göre biraz daha yumuşaktı. Ernst de onun gibi basit, sade ve tamamen takıma dönük oynuyor. Kontrol ettiği topları hep işlerlikli kullandı. Beni baştan çıkaran hamlesi ise sanırım 80’lere doğru oldu. Kapalının önünde Trabzon yarı alanında üst üste üç ikili mücadeleye girdi, düştü kalktı, bastı kovaladı. Top o ara taca çıkınca, tedirgin olan hakem Yunus Yıldırım “Sakin oyna” işareti yaptığında Ernst’in yanıtı, sakince ve efendice kaldırdığı sağ el başparmağıyla “Tamamdır, her şey yolunda” anlamına gelen “OK” işareti oldu. Ben, “Nihayet izlenecek bir adam bulduk” diye sevinmedim desem yalan olur.
Cem DİZDAR