Protest müziğin ilahı, Edebiyat çevrelerinin yüzyılın en önemli şairlerinden biri olarak nitelendirdiği, sokaktan gelen, tuvalet kağıtlarına şiirler yazan, gösteriş ve abartıdan uzak, başkasına değil kendisine benzeyen ve işte belki bu yüzden Bob Dylan olan adam...
Fakir bir yahudi ailenin oğlu olarak Minnesota'ya göç etmiş, çocukluğu boyunca piyano, gitar vr armonikayı elinden düşürmemiş, sanat okumak için burslu olarak girdiği Minnesota Üniversitesi'nden 18yaşında atılşmış Bob abimiz.
Üniversiteleri huzurevlerine göre daha fazla kişinin öldüğü yerler olarak tanımlaması da uzun sanat yaşamının ilk kıvılcımlarından biri olsa gerek.
Elinde gitarı soluğu New York'ta aldıktan sonra salaş mekanlarda bulur kendini, kaderini değiştiren olay ise New York Times'da kendisinden övgüyle sözedilmesi olmuş.
22 yaşındayken Blow' in the Wind gibi bir şarkıyı yaparak herkesi şaşırtmış, sürekli ivme kazanan müzik kariyerine start vermiştir.
*
Blow' in the Wind
Nice yol gitmeli ki bir insan / Ona insan denebilsin...
Nice zaman atılmalı ki top mermileri / Sonsuza dek yasaklanabilsin...
Kaç kulağı olmalı ki insanın / Ağlayanları duyabilsin
Ve kaç insan ölmeli ki / Artık bu kadar fazla denebilsin...
Kaç kez başını çevirebilir insan / Görmezlikten gelmek için
Yanıt esen yeldedir dostum / esen yeldedir...
*
Şöhret onun için bir şey ifade etmemiştir, kendisinin yanına gelip imza almaya çalışan hayranlarına "buna ihtiyacın yok, gerçekten" diyerek geri çevirmektedir.
İzbe otel odaları. siyah ceketi, hayatına zamanı gelince girip hayatından çıkan kadınlar...
1966 yılında ortadan kaybolur ve haliyle bir dolu söylenti berbarinde gelir ki yıllar sonra ortaya çıkıp daha az gündeme gelmeyi tercih etmesine kadar. Knock'n On Heaven's Door şarkısı ilaç gibi gelir, 1975'te müzik listelerinde yine en başta gelir.
inişli çıkışlı süregelen yılların ardından -tabi bir kitap denemesi ve film denemesi de yapmıştır- son sıçramayı 2001'de kaydettiği Love and Theft albümüyle Grammy alarak yaptı sanılırken, Modern Times albümüyle taş gibi dönüş yaptı Bob Dylan ve söylediği gibi en güzel yerinde bitirdi belki de kariyerini...
Jon Bon Jovi'nin de tanrı olarak nitelendirdiği, Amerikanın müzik ilahı olmasına rağmen kendi bildiği gibi yaşamaya devam ediyor.
Hakkında sayısız kitaplar yazılan, hatta 2005'te Martin Scorsese tarafından yönetilen bir belgesel de mevcuttur.
ve Dylan babanın en güzel eserlerinden, defalarca dinlenesi 'One More Cup of Coffee'...
Şarkıda dikkat edildiğinde nakarat kısmında bayan vokalin yanlış söylemesine rağmen o kayıt silinmemiş bu doğal haliyle verilmiştir insanlara, şahanedir;
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder