3 Ağustos 2008 Pazar

koleksiyon yapmak ya da yapmamak...

Sözlükte koleksiyon dendiğinde bir arkadaşın tanımı şu şekilde ki az ama fazlasıyla doğru
Israrcılık, obsesyon, farklı olma güdüleri gelişmiş kişilerin turşusunu kurdukları şey.




Ucundan bucağından bu işe bulaşmış olanlar bilirler ki geri dönüşü yoktur, sarar-sarmalar, cepleri boşaltır, kafayı kemirten, rüyalara giren meşakkatli bir uğraştır koleksiyon yapmak.
Kendi adıma atkı toplamaya gittiğim maçlarda yerli atkılarla başladım, yavaştan yavaştan takaslara, yurtdışından olaya bağlanmaya en nihayetinde örenbayan kadar deneyimli, atkının bilumum türüne hakim, tek kat çift kat, hangisi daha şık durur, hangisi iyi katlanır, nasıl saklanır gibi manyaklıkların içinde bulabiliyor insan kendini.
Çiçekleriyle konuşanları hadi bir derece anlarsın hani, ama atkıyla bu kadar samimi olmak tehlikeli ve sakıncalı sanki.


Önce atkılara yer açarsın pansiyon hesabı. Tek tek, güzel güzel katlayıp yerleştirmeye başlarsın. Birkaç gün geçer, kurtlanırsın bakmak istersin yavrulara. Şöyle bir bakıp gülümsersin, bu kez ters taraftan katlayıp koyarsın ki atkıda kat izi oluşmasın. İtalyan tarzı tek kat atkılar daha bir çekici gelir kimi zaman, bazen de ingiliz tarzı çift kat atkılar taraftar üzerinde daha güzel durur. Maç günleri takmaya kıyamazsın çoğu zaman, çünkü tecrübeyle sabittir arkadaşlar yanaşıp ver şunu bir takayım der gidiş o gidiş. nice atkılar bu uğurda helak olup yitip gitmiştir. Mümkün mertebe maç günleri kendi takımın ağırlıklı eski bir atkı takılır hem nostaljik olur hem de kimse salça olmaz:)
Gün gelir dolaplara sığmam taşarım der atkılar, bazılarına yol verilir ama onlarca kıyamadığınız gözünüzde farklı olan atkılara dokunamazsınız bile. Koleksiyonculuk sözkonusu olduğunda benim gibi eli açık bir adam bu mevzuda bazı özel yavrularda cimriliği tutabilir hor görmeyiniz.
Grup atkıları, ülke atkıları, bazı nadir bulunan özel atkılar, tek kat çift kat derken zaten kafayı yemiş hale gelmişsinizdir, artık çok geçtir, geçmiş olsundur:)


Çoğu zaman bu iş atkıyla sınırlı kalmaz, zaten kendi takımınızın özellikle eski formalarını, flamaları, ıvırı zıvırı yanında farklı takım tişört ve formaları hertürlü materyalleri de toplamaya başlarsın.

Bir diğer hastalık derecesinde koleksiyon yaptığım müzik cd'leri ve özellikle dvd olayı. Hali hazırda 800'e yaklaşan tamamına yakını orjinal, indirim kovalayarak, sorup soruşturarak, kılı kırk yararak yaptığım kıymetlim:)
Bunun da hiçbir farkı yok, en başta yıllardır sevdiğiniz favori oyuncu yada yönetmenin birkaç filmini almaya başlarsnız, sonra amazon'dur, D&R'dır, ikinci el, ne bulursanız toplamaya başlarsınız. Ceplerde şangır şungur sallanan bozuk paradan başka paranız kalmaz, hele bir yandan maça gidip bir yandan da koleksiyona sardıysanız hepten harap olup gidersiniz. Hesap kitap gibi kafalar da karışır...


Hepten kendini kaybetme hali olarak tanımlanabilir. Her eve girdiğinizde gene ne aldın oğlum diyen anne bağırtısı, şiştikçe şişen kredi kartı ekstresi de cabası. Ha bir de eve hırsız girer de dvd'leri, atkıları çalarsa diye arada bir içinize düşen kurtları da unutmayalım. O da atkı gibi sadece atkıyla sınırlı kalmaz, film afişleri, sinema dergileri, film karakterlerinin figürleriyle devam eder. Odalar dolar taşar, çöp ev muamelesi görür ama uyanıp da onları karşınızda görmek apayrı bir tad bırakır bünyede:)

6 yorum:

Taylanov dedi ki...

Dvd'ye başladığım. Bira bardağı koleksiyonum da var uzun zamandır. Tekilada vardı fakat çou kırıldı. :(

st dedi ki...

Keşke yazmasaydın bunu, okurken bile bi tuhaf oldum:) Geçmişi atlıyorum:) Şu an film koleksiyonu yapıyorum, önce atkıya heves etmiştim, sonra formaya çevirdim işi. Hafif bir gazla atkıya da başlayabilirim. Üniversitede eve hırsız girmişti, çalacak bir şey bulamayınca aşağılık adam cdlerimi çalmış. Çok üzülmüştüm.

ferdinand dedi ki...

Taylanov bira bardağı hiç aklıma gelmemişti bak enteresanmış:)

Dvd hala vcd'nin berbat teknolojisinden kurtulamamış ki 5 ytl civarına indirimde şahane dvd bulmak mümkünken, dvd teknolojisinin eskimesi epey bir süre alır. İndirim kovalayıp dvd toplamak akıllıca şu ara blu-ray teknolojisine daha çok var:)

Bir de maç biletini unutmuşum, kombine almaya başlayıncaya kadar içeri-dışarı epey topladım hala dururlar, hepsine baktıkça ayrı hatıralar, yollar aklına geliyo insanın.

graSS dedi ki...

ufak tefek atkı forma/içki şişesi/fanzin biriktiriyoruz.

atkı koleksiyonunun yakın takipçiyisiz bu arada.

http://img187.imageshack.us/my.php?image=18xa3.jpg

şu fotoğraftaki palermo'nun bana gelmek için can attığını hisseder gibiyim :)

ferdinand dedi ki...

sağol grass atkıya epey sardık zamanında,
palermo ise aklımda, şu atkıyı istersen tek kat palermo yaparız hemen:)

http://img354.imageshack.us/my.php?image=32jp0.jpg

graSS dedi ki...

:) aynısından var.