yere inmeme daha çok var...
Bu 50 katlı bir binadan düşen bir adamın hikayesi.
Adam düşene dek kendini avutmak için sürekli tekrarlar ;
-buraya dek her şey yolunda.
-buraya dek her şey yolunda.
-buraya dek her şey yolunda.
-değil-
La Haine, -bizdeki adıyla Protesto- oyuncu ve yönetmen
Mathieu Kassovitz’in yazıp yönettiği ,Cannes dahil birçok yerden ödül almış, en önemlisi de aktif olan-her an patlayabilecek bir volkan misali göçmen sorununu, Fransa’nın gettolarını çok önceden en gerçekçi haliyle filme alınmasıyla defalarca izlenesi filmler arasına hızla nüfus etmiş filmdir.
Paris geçtiğimiz hafta yine karıştı, onlarca araç ateşe verildi, 70 civarı polis yaralandı. Olaylara sebep olan hadise ise bir polis aracına çarpan motosikletli 2 kişinin hayatını kaybetmesiydi.
Fransa bütün dünyanın gözü önünde bu sorunu görmzden geliyo ya da morfini basıp günü kurtarmaya devam ediyor ama göçmenlere insan gibi davranmadığı sürece çok büyük sorunlar onları bekliyor.
2 sene önceki yine banliyöde çıkan ve ülke geneline yayılan olaylarda 50 binin üzerinde araç ateşe verilmiş, olayları yatıştırmayan hükümet olağanüstü hal ilan etme aşamasına gelmişti.
Bu olayda da Paris gettolarında yaşayan iki genç, kendilerini sürekli rahatsız eden bir polisten kaçarken bir elektrik santraline sığınır ve elektrik çarpması sonucu hayatlarını kaybederler.
Bu olay tüm Fransa’ya yayılan, çeşitli etnik kökenlerden gelen, fakirlik ve itilmişlik paydasında birleşen bir sınıfın ayaklanmasına dönüşmüştür.
O dönemin İç İşleri bakanı, şimdiki Cumhurbaşkanı Sarkozy’nin gettodaki gençleri ‘pislik’ olarak nitelendirerek olayın büyümesine katkıda bulunurken Fransız yöneticilerin de bu insanlara bakış açısını gayet güzel göstermişti.
La Haine filmi 2005’teki Paris varoşlarında başlayan ayaklanmayı 10 yıl öncesinde görüp beyazperdeye yansıtmıştı. Cannes ve Cesar ödüllerini toplayan film, yükselen ırkçılık, sosyal sınıf farklılıkları ve Paris gettoları ile yöneten sınıfını temsil eden polis ile ilişkileri Fransızların yüzüne tokat gibi çarpmıştı tabi anlayana…
Filmde bir Afrika kökenli (Said), bir Yahudi (Vinz) ve bir siyahi (Hubert) üç arkadaşın gettodaki yaşamlarına bakış atarken, Siyah beyaz etkileyici kareleri, yerinde ve güzel müzikleriyle de izleyiciyi doyurmuştu. Özellikle Vinz karakterini oynayan Vincent Cassel arıza adam rolünde muhteşem performansıyla favori aktörler kategorisine ismini kazıdı ki bu kadar gerçekçi, gettodan birini canlandırabilecek başka aktör olabileceğini sanmıyorum. Cassel yine Gaspar Noe’nin çok konuşulan Irreversible (Geri Dönüş) filminde benzer özellikler taşıyan bir rolde de şahaneydi ki filmde ekürisi de gerçek hayatta sevgilisi olan ve birçok erkeğin yerinde olsam dediği tapılacak kadın Monica Bellucci idi.
Vinz (Vincent Cassel)
Filmi malum olayların 10 yıl öncesinden çizebilen yapısı ve öngörüsünden dolayı takdir etmemek mümkün değil.
Her toplumun içinde, aynı muameleyi yaptığı azınlıkların varlığıi onların yaşamına duyduğumuz merak ve hissedilen vicdan azabını resmetmesi nedeniyle belkide film uluslar arası alanda büyük kabul gördü, oldukça etkiledi. Tabi sorunuyla yüzleşemeyen, görmezden gelen Fransa dışında…
her toplum
yere inmeme daha çok var diyerek insanlığı cazalandırmaya devam ediyor...
*bu arada arşivcilere özel not; filmin iki disclik dvd'si 1-2 ay içinde ülkemizde çıkacak muhtemelen, ilgilenenlere duyrulur.La Haine trailer (1995)Hubert'in penceresinden gettoda yaşam, hip hop falan filan...
2 yorum:
İki filmi de izledim ilk filmi Digitürk'ten galiba,ikincisini sinema'da seyretmiştim.
Vincent Cassel Monica'lı filmde yanlış hatırlamıyorsam köprü altında alt geçitte Monica'nın işinin bitiren arkadaştı,çok başarılı bir filmdi ama çekim tekniği nedeniyle bende kusma hissi oluşturmuştu.
Varoşların sorunlarını anlatan filmde ise Vincent Cassel'in nalları diktiği sahne hiç bitmeyecek gibi gelmişti,yönetmen kardeşimize bravo.
Arabayı çalmaya çalıştıkları sahneyi de unutmayalım :)
Irreversible'da Vincent Cassel , Monica'nın sevgilisi rolünde.Metroda basan kişi Monica'nın gerçek hayattaki kocası.
Yorum Gönder