

"herkesin inandığı bir şey var bu .mına kodugumun hayatında, benimki de sensin..."
Acılarımızın üzerine acı koyarak yaşamaya devam ediyorduk.
Ne kadar çalarsan çal, asla yeterli gelmiyordu.
Yanımda ailem ve dostlarım olmasına rağmen kendimi hiç bu kadar yalnız hissetmemiştim.
İnsanlar değişiyor, müzik değişiyor,uyuşturucular değişiyor, yeni bir şeyler denemelisin.
Begbie, silahı olan bi manyaktı ama gerçekti.
Her şey değişiyor. Kadınlar ve erkekler değişiyor. Bundan bin yıl sonra kadın-erkek diye bişey kalmayacak. Herkes eşcinsel olacak ve bence harika olur.
Bu, benim son çakışım olacaktı. Başka n’apabilirdim ki?
Ben değişicem. Artık arınmış bi insan olucam ve hayatı seçicem.
Toplum diye bişey yoktu, varsa da ilgim yoktu.
Mobilya satın alırsınız. Kendinize dersiniz ki, bu hayatım boyunca ihtiyaç duyacağım son kanepe.
Kanepeyi alırsınız ve sonraki birkaç yıl boyunca, hangi işiniz ters giderse gitsin, en azından kanepe sorununuzu çözmüş olduğunuzu bilirsiniz. Sonra o güzel yuvanızda kısılıp kalırsınız.
Bir zamanlar sahip olduğunuz şeyler artık sizin sahibiniz olur.
Bizim kuşağımız büyük bir savaş görmedi, büyük bir buhran yaşamadı, ama bizim de bir savaşımız var.
Büyük bir ruhani savaş bu. Kültüre karşı büyük bir devrim hazırlıyoruz.
Büyük bir buhran bizim hayatlarımız. Biz ruhani bir buhran geçiriyoruz.
Bize dünyanın bokundan ve pisliğinden başka bir şey bırakmadılar.
İki saat sonra kalabalığın içinde, sinemadan bir dar sokağa çıkan sanki başka birisiydi. düşünüyordu: "çağımızda geçmiş yüzyılların bilmediği, kısa ömürlü bir yaratık yaşıyor. sinemadan çıkmış insan. gördüğü film ona birşeyler yapmış. salt çıkarını düşünen kişi değil. insanlarla barışık. onun büyük işler yapacağı umulur. ama beş-on dakikada ölüyor. sokak sinemadan çıkmayanlarla dolu; asık yüzleri, kayıtsızlıkları, sinsi yürüyüşleriyle onu aralarına alıyorlar, eritiyorlar."
saatine baktı: dört buçuğa beş vardı. "eve gidip okusam." durağa yürüdü. "bunları kurtarmanın yolunu biliyorum. kocaman sinemalar yapmalı. bir gün dünyada yaşayanların tümünü sokmalı bunlara. iyi bir film görsünler. sokağa hep birden çıksınlar..." kafasından geçene güldü. duraktakiler dönüp baktılar. kadının biri kaşlarını çattı. sokakta kendi kendine sesli gülünemeyeceğini bilmeyen yoktu. " ne adamlar be. güldüysem güldüm, size ne?" duramadı orda, yürüdü. eve gitmeyecek. içindeki sinemadan çıkmış kişiyi öldürdüler. sağ kalan sıkıntılı, kızgın...