28 Şubat 2009 Cumartesi

Beşiktaş Nereye Koşuyor

Artık Beşiktaş adına övünülecek tek bir şey kalmadığını dün bir kez daha gördü bu gözler.
Bir tek taraftar var diyoduk bu takımı inadına destekleyen, diğerlerinden farkını koyan, mücadelenin-alınterinin hakkını veren.
Son zamanlara kadar bile rakip futbolcuları dahi hayran bırakmıştı. Bolton futbolcularının, Tottenhamlıların hatta Poro'lu Quaresma'nın Kapalıya kadar gelip formasını atmasını ben hiçbir yerde benzerini dahi görmedim.
Ne olduysa yönetim-taraftar organik bağının bokunun çıkarılması, erozyon halindeki yönetimle birlikte seyirci profilinin de değişmesiyle oldu. Anti fener politikası Demirörenle kulüp sloganı haline gelirken tribünde de artık Beşiktaştan önemli olmaya başladı. Çok net görüyoruzki maç devam ederken 100 kişi takıma bağırıyorsa Fener aleyhine 1000 kişi en az yırtınarak bağırıyor, bu gibi görüntüler de açıkçası herşeyden soğumayı, mide bulantısını beraberinde getiriyor.
Tabi tribün abilerinin Çarşı ismininin kullanılmasında diğer şehirlere ve yurtdışı temsilciliklere özgürlük tanımasıyla başlayan underground yapının bozulmasıyla gelen popülerleşme, gazete ve televizyonlarda yer kapma olayları birbirini izledi.


Burda tabi büyüklerin tribünün demokratik yapısından kaynaklanan kararları sözkonusu. Bu tiribünde kimseye davul tokmağı falan fırlatılmaz, ya da tek bir kişinin peşinde köle gibi koşturulmaz. Herkes görüşlerini bir şekilde ifade edebilir. Sinan Engin olayında tesislere gidilmesinin ardından kopan kıyamette bile internet ortamında sorulan her soruya tribünün liderleri tek tek cevap yazmışlardır kendi görüşleri doğrultusunda.
Lakin artık çorba mevzuları abartıldı, kombineler, biletler, beleş otobüsler uğruna koca tribün bitme noktasına geldi. Birçk adam küstürülüp tribüne veda ettiler, artan bilet fiyatları ve popülerlikle değişen taraftar profiliyle desibel çılgınlığı takıma destek vermenin önüne geçti. Kapalı göbek tüm stadı yönlendirmeyi bırakın kendisini eğlendirmekten sıkılmadı.
Tarihinin en kötü yönetimine karşı tek bir ses dahi vermeyen büyükler büyük itibar kaybetti, fesh ettik çarşıyı açıklamalarının ardından geri döndük açıklamaları da son nokta oldu. Protesto edenlere tepkiler oldu, geçen yıl Manisa maçında protesto edenlere "sabote etmeyin,uefa'ya gidelim" diye bağrıldı ki tribünün bitip uzatmaları oynadığının açık kanıtıydı.
2 yıl önceki Antalya maçında "söyleyin ibneler, kaç para aldınız" tezahuratının ardından dün oynanan İBB maçında yine aynı çirkin tezahuratın yapılması da kümede kalmaya çalışan takımlara karşı bu şekilde bağrılması artık ne kadar sıradanlaştığımızı, bir farkımız olmadığını yine gösterdi. Takım ve tribün adına belki de dibe vurmamız gerekiyor ki ders çıkarıp toparlanabilelim ama o günler epeyce uzakta gibi, şu an herkesi şampiyonluk hayalleri sarmış durumda. Şampiyon olsak kaç yazar ki Beşiktaş Beşiktaş olmadıktan sonra diyesi geliyor insanın

12 yorum:

stalker dedi ki...

hepsine katılıyorum, yalnız son kısım biraz acımasızca olmuş sanki. antalyaya o şekilde bağrılırken başka yere yani takıma yöneltilemeyen, boşaltılamayan stres en kolay yoldan antalyaya patlamıştı. burada fazla bi arıza yok. ha dünkünde arıza var tabii.. ama o tezahürat da 3-5 saniyenin ötesine geçmedi dikkat edilirse. salakça olduğu çabuk fark edildi. bence dünün aptallığı cimbomun uşağı a.avcı tezahüratıydı. bizde çok oluyor özellikle bu tip tezahüratlar. yani rakip td nin eskiden oynadığı takıma vurgu yapılarak aşağılanması.. yatlı yataraklı tezahürat her şeye yeterken çok abes kaçtı bu..
tribünün durumu vahim, orası inkar edilemz. stad yıkılmasın diyoruz, kale arkalarına sürülmek istemiyporuz diyoruz ama bir yandan da bunu sonuna kadar hak ettiğimizi de düşünüyorumn. müstahaktır böyle taraftara. bu saatten sonra düzelmez zaten..

ferdinand dedi ki...

@stalker dediğin etkenler var tabi antalya maçında tribündeydim, çok stresli maçta dünkü maça benzer şeyler vardı o kadar abartı olmasa da, yere yatma falan gibi ya da rakibin sert oynaması ki bunda anormallik yok. Patlama olmuştu hakkaten o gereksiz tezahuratla.
Son cümleye de imzamı atarım, 20-30 yıllık mücadeleye, verilen canlara mal olan kapalı tribünü ne kadar hakediyoruz gerçekten acı bir soru.

Ayhanlar Platform dedi ki...

hocam yazdığın her kelimenin altına imzamı atarım çok haklısın. bide şu mesele var yeni yetişen nesil Beşiktaş'tan çok çarşı sempatizanı oluyo. hangi takımı tutuyosun diye sorsalar nerdeyse çarşı diye cevap verecek bence bu meseleye de bi çözüm bulunmalı

Şairler Parkı dedi ki...

Tribünün şu anki hali, neden bu hale geldiği ve gidişatı üzerine uzun uzadıya konuşulabilir. Olumsuz olan şeyler de ne yazık ki çok fazla. Ancak ben Antalyaspor ve dünkü maçta edilen tezahuratları aynı kefeye koymuyorum. Antalyaspor maçında top oynamayan Beşiktaş'a tepki göstermektense karşı takıma tepki göstermeyi tercih etti tribünümüz. Aslında herkes o an bile biliyordu yanlış bir tepki gösterdiğini. Dünkü maçta ise cimbomun uşağı diye başlayan tezahurat çok yersizdi. Fakat bütün bunların yanında Abdullah Avcı ve takımına inanmıyorum ben. Hele ki o efendilik kısmına. Devre arasında kapalı tribün önünde hakemle tartışan kim? Maksat ne? Tribünümüz şu an geçirmiş olduğu süreç yüzünden türlü yanlışlara neden olabiliyor fakat bütün olan bitenin ihalesi de tribüne kalmasın lütfen. Sözde efendi Avcı maç sonu Ben Türk teknik adamım diye söze başlayarak sitem ediyor. Türk olmak? Ee?? Türk teknik adam takımına maçın genelinde yerden kalmamayı öğütlüyor o zaman diye bir denklem kurma hakkım var o halde benim.
Üstelik bu tezahuratlardan ziyade Hakan Arıkan'a küfür edilmesi daha tarifsiz ve zedeleyicidir kendi adıma.

Ege

ferdinand dedi ki...

Hakan Arıkan mevzusu aslında çok önemli, ne ilk ne de son hadise son birkaç yıldır süregelen.
Sürekli birileri ıslıklanıp yuhlanıyor sonra kapalı maçtan sonra adamları çağırıyor falan, açıkçası futbolcu olsam yerlebir olurdum heralde.

stalker dedi ki...

hakana çok ayıp edildi bence de, onu unutmuşum.. numaralı tarafındaki eski açıkla dalaştı bi süre hakan küfürler yüzünden. kalecilik hepten kırılgan bi meslek. ilk yarıda kaç tane top çıakrdı bu çocuk, bi hatayla ne anası ne avradı kaldı.

ikinci golden sonra serdar özkanın ısınmayı bırakarak kale arkasından koşup ceza sahası önündeki hakanın arkasından boynuna sarılması da maçtan gerie kalan en güzel şeydi. serdar özkanın her şeyi eleştirilebilir ama bu sahiplenme duygusu harika, üst düzeyde. i. kaş da oynarken aynı hissiyatla davranıyordu. imansız-fevzi duygulanması yaşar gibi oldum o sahneden sonra.

yürü güneşe dedi ki...

Runje olayı var Ferdinand'ın basettiği olaya misal. Adamı madara et, rakipler bile her golde makaraya sarsın, sonra da hiçbirşey olmamış gibi tribüne çağır. Tribün-futbolcu ilişkisinde gördüğüm en karakterli, en samimi hareketlerden biridir Runje'nin tribüne gelmemesi. Gerçi bu olaydan bile ders alınmadığı aşikar yaa...

designerk dedi ki...

Bu söylediklerinize karşılık haftalardır kapalının yukarısına doğru haykırmalarla karşı koymaya çalışıyoruz. Büyük abilerimiz top karşı takımda iken kartal gol diye bağırmanın derdinde top biz de iken kendi aralarındaki hesaplaşmaları yaşamakla meşguller. Bu durum bile o kadar sıradanlaşmış ki arkadaşlarım maça gelemediklerinde ilk soruları yine kavga oldu mu şeklini almış. Ne takımla ilgilenir ne maçla ilgili kritik yapmaya fırsat bulamıyoruz anlicanız. Ama abilerimiz hala herşeyin en iyisini bildiklerini en doğru olanı yaptıklarının inadında. Bu durumdan sıkılan ya da elinden bişi gelmeyen insanlar kaçıyor tribünden ya bunu da anlaşmış değilim. Ben Beşiktaşlıyım. Elimden geldiğince hayat izin verdiği ölçüde de hep yanında olucam. Beğenmiyorsam, istemiyorsam o kutu tayfasını da, Çarşı'yı da, diğer grupları, yönetimi vs. Beşiktaş dışında olan herşeyi sevmiyorsam da ben o elimle tutamadığım, gözümle göremediğim ama kalbimin içinde en derinde olan sevgimi göstermek için oradayım. Ama artık seçiciyimde. Tezahürat doğru zamanda yapılmıyorsa, doğru şekilde yapılmıyor ise sırf kendimi tatmin edicem diye de bağırmıyorum. Yukardan dön dön diye bağırdıklarında diğerleri gibi yüzümü değil sırtımı dönüyorum. Bir gol atılınca pınar başı değil gerektiğinde ıslıklarla karşı takımı demoralize etmeye, yeri gelince Beşiktaş'ım diyerek takımımı destekliyorum. Gökhan Zan'a cam adam diye naıl bağırmıyorsam Serdar Özkan'ın da messiyle kıyaslamıyorum. Dört gözle stadın yıkılmasını bekliyorum. Hem de içim acıyarak.. Belki o zaman o kendini bilmez kutu tayfasını hakkettiği yere sürerlerde biz de takımımıza deliler gibi destekleriz diye. Belki cok insafsız, cok acımasız ve nalyaışsız bir yaklaşım sergiliyorum gibi gelebilir sizlere ama gerçek olan Beşiktaş sevgisi geri kalan herşey hikaye...

Kartal Bafiler dedi ki...

İBB maçında ne bağrıldıysa sonuna kadar hak ettiler.Kimse kusura bakmasın .Futbol oynasınlar yensinler helal diyelim.

Adsız dedi ki...

Bence taraftarın özellikle bu sene yer yer yanlış tezahüratlar yapmasının nedeni psikolojik.Yıllardır gelmeyen başarı ve şampiyonluk taraftarı artık başka nedenler aramaya yöneltiyor.Bunun dışında bizim tribünün diğer tribünlere hiç benzememesi çok asi ve sabırsız oluşumuz düşünmeden küfüre başlamamıza sebep oluyor.İBB maçındaki Hakan a açıktan edilen küfürler yanlıştı,çocuk o maçta 2 pozisyon çıkardı golde de öyle abartı bir hatası yoktu bence ama Hakan ın da dönüp taraftarla el-kol-ağız dalaşına girmesi tamamen tecrübesizliğidir,terbiyesizliği değil.Abdullah Avcı hakkındaki tezahüratlar bir nebze kaklı bulunabilir.Bunda bu kadar da eleştirilcek bir konu yok bence(hakemlere hiç bişey yokken bağarıp çağarması,yatan futbolcuya yat işareti yapması ve maçtan sonra futbolcumun kulağı kopuyordu demeci bunun biraz hakettiğinin göstergesiydi).Bunu dışında işim gereği her maçı(anadolu takımları dahil) takip ediyorum ve küfür her stadyumda var,bizde de olsun demiyorum,olucaksa gerektiği yerde gerektiği kadar olsun ama mesela şu Zapo nun kırmız kart gördüğü olayda hakeme edilen ağır küfürler bence çok yanlıştı bir Beşiktaşlı olarak utandım.Hakeme edilecek küfür bellidir(ki artık klasik olmuştur Türkiyede)bunun dışında futbolcu-hakem-teknik adamlara İnönüde edilen ağır küfürlere sonuna kadar karşıyım.Madem bu ülkenin en büyük taraftar gücüyüz lütfen bu tribündeki büyükler tarafından bir konuşulsun karara bağlansın ve kulübümüze yakışmayan çirkin-kötü tezahüratlar artık sona ersin.

Dolmabahce Caddesi dedi ki...

eline sağlık.

1903 dedi ki...

Beşiktaş bahane herkes cukka peşinde.