12 Aralık 2010 Pazar

Emrah Serbes

"kendimizi özgür zannediyoruz oysaki sadece ipimizi biraz uzun bırakmışlar."



İyi bir Beşiktaşlı ve aynı zamanda gençler alkara tayfasındanmış yanılmıyorsam ki aşağıdaki pankartı halkıntakımı ekibiyle açtıklarında polisin yazar diye parmağını kırmaya çalıştığını, gerekirse 9 parmakla da yazabileceğini güzel bir dille anlatmıştı. Polisiyedir hayata dair mevzulardır kıldır yündür ne yazsa okutan cinsten bir insan evladı.
Bir ankara polisiyesi behzat ç adlı komiser de Emrah Serbes'in "her temas iz bırakır" ve "son hafriyat" adlı romanlarının baş kahramanıdır, ilgilenenlere duyrula...

 

sen gittin ve herkes ölmeye başladı..

önce saniye teyze öldü sonra dedem sonra babaannem sonra yengem sonra eniştem. sonra eniştemin ölüm haberini bana veren bakkalı bıçakladılar eniştemin yedisinin okunduğu akşam. sonra sedat amca öldü sonra babam sonra öbür dedem bir de büyük deprem. otuzuma basmadan otuz tabut kaldırdım musalladan. babamdan öncekileri babamla beraber kaldırdık. ama ilk ölen hep babammış gibi geldi bana yıllarca. sanki oydu bu ahret furyasını başlatan. öyle değilmiş yeni anladım.

sen gittin ve herkes ölmeye başladı

zaten kim tam anlamıyla sağ kaldığını iddia edebilir ki bu kadar mevtanın ardından kim biraz zombileşmek istemez. daha kırılgan daha dikenli ve daha fukuyamacı olmaz. dedem ziraat mühendisiydi ama pek çok doktordan daha ilginç tıbbi hatıraları oldu.

sen gittin ve herkes ölmeye başladı

yalnızlıktan kudurmuş bir çocuğun arabaların kaportasını anahtarla çizmesi gibi ruhumun kemirilişi de hep sinsiceydi. buna rağmen ansızın berraklaştığı oluyor bulanık günlerin hâlâ soğuk biralar oluyor güzel kızlar oluyor. yağmurdan sonra saçlarını havluyla kurulaman gibi olmuyor tabii o kalibrede sevda görmedim. öptüm ama içime çekmedim.

sen gittin ve herkes ölmeye başladı

şimdi dilediğim sayfadan başlayabileceğim bir kitap öner bana. başsız sonsuz ve ortasız bir hikâye öner. bir üstat öner dergi kurmuş olmasın. ne çok utandık mazideki yaralardan her adımda ele geçirilme korkusundan. ismet özel mi metin altıok mu yoksa hiç mi ortak arkadaşımız kalmadı.

sen gittin ve herkes ölmeye başladı

elinden bir şey gelmemenin acısını iniş takımları olmayan melekler bilir. bir arabanın farlarına kilitlenip kalmış sincaplar bilir. suyun dibine ağır ağır çöken taşlar bilir. matkapla göğsünün ortasına açılmış bir pencere düşün. perdeyi aralayıp kendi yarandan bakıyorsun dünyaya. eskisi gibi acımıyor ve de asıl bu acıtıyor.

sen gittin ve herkes ölmeye başladı

love story tadında başlayan bir filmi potemkin zırhlısına çevirmeye ne hakkın var. çok şükür yaşıyoruz çok şükür yazıyoruz diyorum ama niye anlatıyorum bunları. belleğin unutuşa karşı mücadelesi mi sadece. ne münasebet bu benim senkronize yalnızlığım.

sen gittin ve herkes ölmeye başladı

birleşince kısa devre yapan parmak uçlarımız öldü önce. sonra yeşil öldü benim için sonra kahverengi. sonra ilk öpüştüğümüz yeri kalbinden bıçakladılar. on iki yıl geçti susmak ne kısaymış. sen böyle ne güzel sonsuza kadar susalım diyorsun. sonsuzluk bir gün herkesle konuşur sevgilim bunu da biliyorsun.

sen gittin ve herkes ölmeye başladı

31 mart 1998–

5 yorum:

stalker dedi ki...

3 kitabını da okudum. ankara polisiyeleri çok iyi. sosyolojik altyapısı çok sağlam özellikle.ama erken kaybedenler olağanüstü bir öykü kitabıydı. para kazanmak uğruna saçma sapan işlere fazla zaman ve emek harcamazsa başyapıtlar yazabilecek çapta bir adam serbes.

gözaltına alındığı maçta da yanı başımızdaymış. polis pankarta müdahale ettiğinde orası karışmıştı, elimizden geldiğinde yardımcı olmaya da çalıştık ama eylemciler tribünü ve stad polisinin davranışlarını bilmediği için pankartı kaptırdılar. o arada emrah serbes ve biri daha alınmış. işin ilginci, maçtan önce şairler parkında bir arkadaşla adamın kitaplarından bahsetmiştik. medyatik biri olmadığı için tribünde tanıyamadık haliyle :)

ferdinand dedi ki...

dediğin gibi popülerliğe kurban gitmese takipçisiyiz her daim,
şairlerde hepberaber denk geliriz belki kim bilir:)
selamlar...

Hazel dedi ki...

alakasız bir yorum olacak ama bu bloga ilk yorumum :)

öncelikle takibin için teşekkür etmek istiyorum, blogunu beğendim :)


Futbol * Sinema * Bira başlığını görünce eski bir yazımı hatırladım.
İstersen eğer, linkini verebilirim :) nostalji oldu yani.

ferdinand dedi ki...

@hazel hoşgeldin, teşekkürler ilk yorumun için,
blogu beğenmeni beğendim:)
nostaljiyse eğer herşeye değer diyorum ki damarım çok sık tutar eskilerden yana:)

Adsız dedi ki...

emrah serbes çok iyi bir yazar; adam hayatı aynen aktarıyor ve yormuyor.."her temas iz bırakır" güzeldi fakat "son hafriyat" daha bir okunası ama ikisi de çok güzel...son hafriyatın sinema filmi de ekimde ..bakalım,merakla bekliyorum :)