"herkesin inandığı bir şey var bu .mına kodugumun hayatında, benimki de sensin..."
22 Ekim 2010 Cuma
Porto Maçı ve Yeşil Dev
Tamamen tecrübe işi dedirten maç oldu Avrupa karşılaşmalarının belki de en en önemli olanı ardından.
Porto öyle bir takım ki ulan hiç oynamadı adamlar dedirtirken topu topu 4-5 kere ciddi-organize atakla hücum edip, savunma böyle yapılır dersi verip deplasmanda geniş geniş kazanan bir takım.
Sen de 90 dakika elli bin tane pas yapıp doğru düzgün dişe dokunur pozisyona giremeden yırtınıp durursun.
Eksikler, bir dünya sakat oyuncu, takımın sezon başı ritmini kaybetmesi gibi nedenler tabi mühim. Keza Hakan'da Zapo'da Nobre'de ısrar edilmesini aklım almıyor. Tabata'da bunların içinde ama dün iyilerden biriydi denebilir.
Hakan'ı hep savundum lakin onu oynatmak artık kaybetmek anlamına geliyor, yakın çekimlerde surat halinden durumunu anlamak mümkün, bitmiş halde, özgüven sıfır, sürekli hata yapıyor, Cenk bir an evvel kaleyi devralmalı daha da geç olmadan.
Sezon başı bazı oyunculara yol verildiyse bile yetersiz, hala ikinci sınıf oyuncuların çokluğu takımı etkiliyor özellikle ciddi maçlarda basit bireysel hataların çokluğu bağırıyor artık adeta.
Bir önceki Porto'nun İnönü macerası yine hüsranla kapanmıştı bizler için ama bu kadar rahat kazanamaamışlardı, son dakikada kontra ataktan Q7 atmıştı yanılmıyosam, maçın ardından da formasını kapalıya forlatmıştı. Dün de bener şeyler Hulk da yaşansa da adam hakkaten fiziğine göre mükemmel bir oyuncu, sürati, son goldeki topa vuruşu inanılmaz. Gideceği yer Beşiktaş olmaz orası kesin.
Pazartesi Kayseri maçı çok önemli bence kazanabilirsek bu kötü gidişe dur deme, biraz toparlanma adına mühim, üst üste mağlubiyetlere rağmen yıllardır Beşiktaş'ın kişiliksiz, korkak, silik futboluna dayanamayanlar bu seneki iyi niyeti, mücadeleyi gördüklerinden en azından içleri rahat, sağlık olsun diyebiliyorlar, Schuster yeter ki Rijkard gibi geri dönüş yapmasın çünkü gidişat aynı geçen yılki Galatasaray'a benziyor, ligi erken açma, sezon başı oynanan manyakça futbol, harika sonuçlar ve ardından gelen çöküş dönmei, sakatlıklar vesaire...
Tribünler açısından maç başı güzel sinyaller vardı lakin ilk golü biz yediğimizde genelde hemen çöküyoruz hele ki tansiyonu yüksek, önemli maçlarda. Eskilerden Bayern Münih maçını hatırlarım adamlar çok rahat kazanmıştı ama ses hiçbir zaman böyle sönük kalmazdı aksine inadına bağırılırdı, şimdi tezahurat eden sayısı bu gibi durumlarda 100'ü geçmiyo benim gördüğüm, hadi hayırlısı karamsar olmak için henüz erken, bir umut yaşatan insanı:)
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder