17 Ekim 2010 Pazar

Bu Taraftarın Kalbi Solda

 “Sadece futboldan anlayan futboldan da anlamaz.”  menotti



Bağış Abi'nin bugünkü yazısı...tıpkı diğer yazıları gibi okumaya layık sayın abim. Kendisiyle tanışmış, az da olsa muhabbet etme şansı bulmuştum, zaten ekranda göründüğünden farklı olması mümkün değil içi dışı bir denir ya klişe bir söz de olsa vallahi doğru.
Bahsi geçen taraftarlar ne yazıkki çok azınlıktalar, çoğu kişi için futbol bir deşarj alanı, hayatın acısını çıkarma sanatı, bilet ve çeşitli illegal yollardan yolunu bulma olayı. Bilinçli olanlar, bir şekilde örgütlenip güzel işler yapanlar bizim tribün ve adana demir dışında ne yazıkki çok az sahneye çıkabiliyorlar, eşkiya düzeni, kafaya davul tokmağı atma düzeni, acayip bir rant var ortada, evet azlar...gerçi önemli olan az da olsa varlar...
Sağı solu geçtik geçtiğimiz günlerde Almanya'daki taraftarların birleşip haklarını aramaları, yine İtalya'da Ultras grupların birçok kez biraraya gelip sorunları, haksızlıkları hep bir ağızdan dile getirmeleri gibi birçok örnek varken bizde biraraya gelme yalnızca cenazelerde oluyor ne yazıkki. Gerçi ülkede hangi alanda hakkımızı aradık, yapılanlara dur dedikki futbolda yapacağız demek geliyor ama belki futbol bunun için iyi bir yol olur, bir takım şeyleri, refleksleri harekete geçirir umudu içindeyiz...
 
 Bu Taraftarın Kalbi Solda - Bağış Erten

Futbol kültürü ve edebiyatı takipçilerinin dilinden düşmez bir laf vardır: “Futbol asıl olarak işçi sınıfı sporudur.” Tarih böyle diyor olabilir, ama artık bazı kulüplerin sezonluk biletiyle on yoksul aile geçiniyor ve ortalama bir lig maçı bileti pek çok işçinin günlük yevmiyesinden fazla. Yani artık futbol (Karabük mucizesini saymazsak) işçilere uzakta. Ama işte, endüstriyel futbol dört bir yanı sarıp sarmalarken bile ona çelme atmak mümkün olabiliyor.

Bilmeyen, duymayanlar için kısa özet geçelim. 15 Nisan’da Türkiye Motorlu Taşıt İşçileri Sendikası’nın (TÜMTİS) UPS kargoda başlattığı sendikal örgütlenme çabaları yüzünden pek çok işçi işinden oldu. 1 Eylül’de onlarca ülkeden işçiler Türkiye’deki UPS işçileri için sokağa çıktı, seslerini bizim topraklara duyurmaya çalıştı. Fakat malum ülke gündemi çok yoğun, kulaklar ağır işitiyor. Bu yüzden sesi gür çıkan birilerinden destek istemiş UPS işçileri ve Forza Livorno’nun aracılığıyla taraftar gruplarıyla temasa geçmişler. FenerbahCHE, Tek Yumruk Galatasaray, Halkın Takımı Beşiktaş, Altay YSKA, Adana Demirspor ve Sakaryasporlu, Göztepeli, Kartalsporlu taraftarlarla temas sağlanmış. İş büyümüş, taraftar gruplarının direnişe ziyarete gitmesine varmış. Hoş-beşten sonra kurmuşlar taştan kaleleri ve işçilerle taraftarlar futbola başlamış. 2-2 bitmiş maç. Golleri de dayanışma usulü paylaşmışlar. Tıpkı dünkü yürüyüşteki gibi.




Derbide ve direnişte son durum
İlginç bir fotoğraftı dünkü. İşçilerden Fenerbahçeli Deniz ve Galatasaraylı Uygun bir yandan derbiyi konuşuyordu, diğer yandan direnişin 165. gününde gelinen noktayı. Demirsporlular Çav Bella’yı söylüyor, vuvuzelalar işçilere destek için ötüyordu. Türkiye’de spor sendikasının öncüsü eski milli futbolcu Metin Kurt da oradaydı. “Atılan hiçbir şut emekçi kalesine girmeyecek” diye bağırmak için… Demek ki neymiş; “Futbol asla sadece futbol değildir” lafından sıkılsanız da bu gerçek kolay değişmiyormuş. Arjantinli efsane teknik adam Menotti boşa mı konuşuyor: “Sadece futboldan anlayan futboldan da anlamaz.”

Hiç yorum yok: