19 Ekim 2010 Salı

Ashes to Ashes - Life on Mars Sonrası

 Gene Hunt: Kimse kimseyi tanımaz Bolly...Bu yaşamın büyük yalanı, yaşadığımızı hayal etmektir...


 Life on Mars dizisinin, en'ler arasına giren güzelim İngiliz yapımının devamı niteliğindeki BBc dizisidir kendisi.
Bu kez başrolde role cuk oturmuş Sam Tyler yerine Alex Drake ablamız vardır, 2007'de açılır dizi, benzer bir durum yaşayıp 1981'de açar gözlerini. En başlarda acayip garipseyip Sam Tyler karakteri özlense de bölümler ilerledikçe bu duruma alışıyor insan. Polis merkezindeki ekip ve en önemlisi Gene Hunt fenomeni ve saflıkta sınırları zorlayan Chris dahil hemen tüm kadro korunmuş. Birçok sahnenin evsahibi olan pub yerini Luigi'nin italyan restoranına bırakmış, bira da aynı şekilde şaraba...Bu da eksi bir puan olsa da Manchester'daki küçük olaylar yerine Londra'nın olaylı, çetrefilli sokakları, yine birbirinden güzel müzikleri, dönemin ruhunu, zaman zaman politik durumları resmeden, harika şekilde kendine has İngiliz mizahı ve şahane diyaloglarıyla izlenmeye değer, izledikçe güzelleşen yapımlardan.



Yine arabalar, bolca sigara dumanı, sulu şakalar, futbol, bol miktarda alkol dizide yardımcı rollerde mevcut.
Dikkat çeken en önemli şeylerden biri de yine Life on Mars gibi diğer güzzel bir David Bowie şarkısının adı olması, açıkçası bu David Bowie hayranı kimdir yapımcı falan mı, meraklar içindeyim. Velhasıl bağımsız olarak da izlenebilir ama Life on Mars başkaydı be abi, o bir hatmedilip ardından Ashes  to Ashes yeterli dozda alınırsa kendinizi İngiliz aksanıyla sağa sola küfrederken falan bulabilir insan kendini, aman dikkat...

Hiç yorum yok: