30 Temmuz 2008 Çarşamba

"why so serious?"

the only sensible way to live in this world is without rules!


Nihayet haftalardır kıyametler kopartılan Batman serisinin Noaln'dan çıkan ikinci filmi The Dark Knight'ı izleyebildik.
Lakin imdb'de birinci sıraya fırlaması, gelmiş geçmiş en iyi film gibi kendinden geçmiş değerlendirmeler filmin değerini düşürüyo bana kalırsa ve onlarca sinema tarihinde çığır açmış filme ayıp oluyor.
En başarılı süper kahraman filmi derseniz eyvallah pek itiraz edileceğini sanmıyorum, özellikle Joel Schumacher'in yerlerde sürünen Batman filmi, Tim Burton'un karanlık ama beklentilerden uzak yapımlarının ardından yönetmenlik koltuğuna Christopher Nolan'ın getirilmesinin ne kadar doğru bir tercih olduğunu tekrar gördük. Bir önceki filmde Batman BEgins'de kahramanımızı küllerinden doğuran, hiç beklenmeyen bir başarı sağlayan belki de kapanacak bir sayfayı tekrar açan yönetmen oldu.


The Dark Kinght'a gelecek olursak Batman daha bir ete kemiğe büründürülmüş, endişeleriyle, ikilemleriyle daha gerçekçi bir kimlik yaratılmış. Gotham City husunda daha karanlık bir atmosfer yaratılabilirdi diye düşünüyorum, tam bir suç şehri hesabı.
Açıkçası film Batman değilde bir Joker filmi olmuş, güzel de olmuş. Heath Ledger dedikleri kadar varmış diye söyleten, tüm zamanların en bomba kötü adamlarından birine imza atmış.
Kariyeri sürekli yükselen, bu filmle zirve yapmış olan ve büyük ihtimal oscar da verilecek olan bu muhteşem performanstan sonra Heath Ledger'in ölmüş olması insanın içini daha da bir burkuyor.


Filmin aşırı tepkilerle karşılaşmasında Heath LEdger'in son filmi olması ve alttan alttan söylenen şehir efsanelerinin de şüphesiz etkisi var fakat filmde Batman Joker'in gölgesinde kalsa da kurgusuyla süper kahraman filmlerini aşıp daha çok polisiye ve kara film sularında yüzerek şahane bir iş çıkarmış. Batman figürünün çevresine Morgan Freeman ve Michael Caine gibi iki muhteşem sinema abidesini de yerleştirerek Christian Bale'in olası aksayan taraflarına kalkan olacak performanslar yakalanmış. Bir de parantez gary Oldman için açmak lazım, Leon'da olduğu gibi manyak rollerin adamı Gary abimizin tam tersi bir yönde ilerleyen dedektif Gordon rolünde de şahane olduğunu belirtmek gerek.

you see, to them, you're just a freak... like me!


Fİlmde akılda kalan sahnelerin genelde Joker'in bulunduğu sahneler olması da şaşırtıcı değil.
Yüzündeki izleri anlattığı sahneler, Why so serious mevzusu, hapishanede Heath LEdger'in dooğaçlamasıyla gerçekleşen alkışlama sahnesi, hastane sahnesi gibi birçok sahne muhakkak hatırlanacak aynı şekilde açılıştaki maskeli soygunda Joker'İn tek tek herkesi öldürüşü gibi.
Velhasıl Batman Begins ile birlikte çok güzel bir Batman filmi, süresiyle ilgili bazı bünyelerde çok uzunmuş hissi verebilir lakin pişman olunmayacak, arşivlenesi bir Nolan yapımı daha dersek yanlış olmaz.

Hiç yorum yok: