21 Ekim 2007 Pazar

sağlı sollu panik ataklar


Met-Üst

02/09/2004 (1015 kişi okudu)

Eşiniz hamileyse, bir erkek bebek bekliyorsanız ve ille de çocuğunuza yüzde yüz yerli ata yadigârı bir isim koymak istiyorsanız, sakin olun, heyecan yapmayın, Türkçe çocuk isimleri sözlüğü falan aramayın. Hemen, gelmiş geçmiş tüm Beşiktaş takımı futbolcularının isimlerini şöyle bir hatırlayın yeterli. Nedense yıllardır Beşiktaş takımında yazılı olmayan bir gelenek gibi, şimdilerde ancak babalarda, amcalarda, dayılarda rastlayabileceğimiz, ata yadigârı yüzde yüz yerli isimli futbolcular yer almış. Mesela Hakkı, Zekeriya, Süleyman, Recep, Rasim, Ziya, Ahmet, Samet, İlhan, Nihat, Vedat, İbrahim, Serdar, Mehmet, Kadri gibi. Oytun, Berk isimli bir futbolcu asla yer alamaz sanki Beşiktaş takımında. Zaten Çağdaş isimli bir futbolcuları da var ama bir türlü takıma giremiyor. İsminden mi kaybediyor acaba?
# 'Takımdan ayrı düz koşu yaptı' cümlesi nasıl da tarifsiz kederlere gark eder beni.. Red Kit çizgi filminin sonundaki 'ben yalnız kovboy..' şarkısı gibi.
# Bay Abidin Aydoğdu'yu hiç radyodan naklen maç anlatırken dinlediniz mi. Kendisini kırmak istemem ama ay nasıl yoruluyor insan, ay nasıl yoruluyor insan, ay nasıl top bir an önce taca kaçsın, gol olsun, patlasın, yağmur yağsın, maç ertelensin ya da biri Bay Abidin Abi'nin başına kolonya döküp berber masajı yapsın da bitsin bu aşkın ıstırabı yaa falan oluyor insan. Arif Susam taverna müziğinde ne ise, Bay Abidin Abi de radyoda naklen maç anlatırken öyle. Yalnız Arif Susam orgu da kendisi çaldığı için hızını istediği gibi ayarlayabiliyor. Şerrefsiz futbolcular 'Abidin Abi şimdi radyodan maç anlatıyordur, biraz yaya yaya oynayalım da Abidin Abi'yi yormayalım' diye düşünemiyorlar ki. Ay aman of, aklıma gelince Efkan Efekan'lar bastı yine beni.
# Nâzım Hikmet'in 'Bir ağaç gibi tek ve hür/Ve bir orman gibi kardeşçesine' dizeleri 'ekip ruhu' kavramını en doğru ve en şiirsel biçimde özetlemiyor mu?
# Siz de pazarları televizyonda Cenk Koray ve Güneş Tecelli tadını mumla aramıyor musunuz. Gölgesinde mevsimler boyu oturduğumuz o muhteşem naklen yayın gaflarını siz de, bilmem, bilmem anıyor musunuz. Bir de biz çocukken TRT Spor Stüdyosu programı içinde 'futbol balesi' diye bir bölüm vardı hatırlarsanız. Bazı ilginç görüntülerin müzik eşliğinde defalarca tekrarından ibaretti. O kadar çok severdik ki, mahallede futbol balesi taklidi yapardık. Yoksulduk, gecelerimiz çok kısaydı, yaşımız tutmuyordu, dörtnala da sevişemiyorduk, zaten televizyon yayınları da üç dört saatti, göz açıp kapayıncaya kadar bitiyordu, sonra Direklerarası'na giderdik ama bir direk bile bulamazdık.. Şimdi ne o öyle borsa haberleri gibi futbol programları. Yok Kartal haftaya düşük girdi.. Yok Fener'in art arda galibiyetleri piyasada ferahlık yarattı.. Yok Trabzonspor Avrupa kupalarında yine değer kaybetti.. gibi.
# Futbol sahalarında görmek istemediğimiz olaylar niye hep futbol sahalarında olur ki yine!
# Üç büyüklerin taraftarlarının kendi takımlarının lehine değiştirip değiştirip haykırdığı 'bu sene ne.., ne.., ne de Trabzon, bu sene sensin yine şampiyon' tezahüratında Trabzon'un sırf kafiye olsun diye yer alması Trabzonspor camiasını inceden ateşliyor mudur acaba?
# Evrim teorisinin babası Charles Darwin'in 'Hayatta kalmayı, canlıların en güçlüsü ya da en zekisi değil, değişime en iyi ayak uyduranı başarır' sözü en fazla futbol dünyası için geçerli değil mi?
# Memleket takımlarına birkaç Brezilyalı futbolcu transfer olmayagörsün. Gazete manşetleri hemen hazır.
'Sambacılar geldi', Sambacılar havaalanında omuzlara alındı'. İlerleyen zaman içerisinde duruma göre bu manşetler, 'Sambacılar fos', 'Sambacılar şov yaptı' 'Sambaçılar eşeğin dübürüne su kaçırıdı' diye gelişip serpilebiliyor. Peki ya birkaç Türk futbolcusu Brezilya takımlarına transfer olsa Brezilya basını da 'Köçekler geldi', 'Çiftetelliciler havaalanında omuzlara alındı' ve sonra ilerleyen zaman içerisinde duruma göre 'Teke zortlamacılar fos çıktı'
'Halaycıların şov gecesi', 'Kılıç-kalkancılar eşeğin dübürüne su kaçırdı' gibi manşetler mi atarlar acaba?
# 'Hakem, topun oyunda olmadığı kayıp zamanı süreye ekledi' cümlesi size de bir an için dördüncü hakemin yazar Marcel Proust olabileceği ihtimalini aklınıza getirmiyor mu?

Hiç yorum yok: