26 Ekim 2011 Çarşamba

pis moruğun notları



bir hafta kalıp içtim, kiranın bitmesini bekleyerek, sonra da Village'in dışında bir oda tuttum. derli toplu büyükçe bir odaydı ve çok ucuzdu, nedenini anlayamamıştım. köşede bir bar buldum, bütün gün oturup bira içtim. param hızla tükeniyordu, ama her zamanki gibi nefret ediyordum iş aramaktan. sarhoş ve aç geçirdiğim her dakikanın benim için özel bir anlamı vardı. o gece iki şişe porto şarabı alıp odama çıktım. soyundum, bir bardak bulup ilk şarabı koydum ve karanlıkta yatağa uzandım. işte o zaman anladım odanın neden bu kadar ucuz olduğunu. "L" treni pencerenin önünden geçiyordu. durak pencerenin önündeydi. tam önümde. odanın tamamı trenin ışığı ile aydınlanıyordu. ve bir tren dolusu yüz geçiyordu önümden. korkunç yüzler: fahişeler, orangutanlar, deyyuslar, kaçıklar, katiller, efendilerim. sonra tren yavaşça hareket ediyordu ve oda bir kez daha karanlığa gömülüyordu bir sonraki tren dolusu yüzlere kadar, ki her seferinde beklediğimden çabuk geliyordu. iki şişe şarap almakla ne iyi etmiştim.
Pis Moruğun Notları, Charles Bukowski

3 yorum:

Adsız dedi ki...

bukowski'yi bilirdim. ama hiç okumamıştım. hala da okumadım. barfly filmini izledim sadece. beğendim. geçenlerde alkım'da o kadar kitabının içinde dikkatimi çeken bu kitabı olmuştu. pis moruğun notları. başka bir kitap aldım yine okumadım bukowski'yi. ama şimdi burada gördükten sonra..
sanırım bu sefer okuyacağım "bu pis moruğu".

ferdinand dedi ki...

iyi denk gelmiş hocam:) bukowski'den zarar gelmez adama,
gerçi factotum'u tavsiye ederim ama kitabı ve filmiyle ayrı bir severim, tavsiye ederim.

Yakup Sabri İNANKUR dedi ki...

Hayatın, Bukowski'nin yazdığından saptığını ayrı bir yere aktığını hiç görmedim.

Fahimbey ilk kez Bukowski okuyacaksan, "Ekmek Arası" ile başlamanı "Factotum" la devam etmeni öneririm. İlki liseye kadar geçen zamanı, diğeri liseden sonra oraya buraya savrulduğu anları anlatıyor. Bu ikisinden sonra "Pis moruk" daha anlamlı gelecektir :)