5 Ekim 2010 Salı

Trabzon'dan Notlar

 

Nicedir askerlik, kıl ve yün gibi nedenlerle gidemediğimiz Trabzon şehrine adımımızı attık fanatik yol arkadaşım Yılmaz ile nihayet Pazar sabahı.
Asker arkadaşım Ali sağolsun 10 numara karşıladı, kendisi Trabzonsporun kalearkası neferlerinden de olsa sağolsun kardeş gibi kucakladı bizleri. İner inmez zaten kaldırımlar, demirler dahil bordo mavi renklere rastladım bir gözlem adamı olarak. Parkta, şehir içinde turladıkça zaten yavaş yavaş artan kalabalığı, formalı sayısındaki artışı, duvarlardaki yazıları, arabalarda ve dolmuşlardaki Trabzonspor ürünlerini gördükçe gerçek bir şehir takımı neymiş anladık desek yeridir. Açıkçası hoşuma da gitmedi değil ki görüşlerimi aliço ile bizzat paylaştım.
Biraz turlama, yeme-içme, muhabbetin ardından hafif yağmur eşliğinde birbirimize şans dileyerek ayrıldık hınzırca.

 

Tanıdıklarla görüşüldü, pankart asıldı, rakip tribün hafiften izlenmeye başlandı haliyle derken zaten maç başladı. Bobonun yokluğu, yine Nobre takıntısı daha kafadan can sıktı ki hakkaten rotasyon iyi hoş da nasıl olcak bu işler homurdanmaları ses buldu haliyle. Trabzona kadar gelmiş bir sürü adam var lakin tribün performansımı çok sönüktü, meşhur çevre illerden gelen kartallar ki -klişelerden biri olsa gerek- yaş ortalaması baya düşüktü ve birtürlü organize olup bağıramadık,ne yazıkki artık tribün işi de büyük oranla skora dayalı olduğundan olsa gerek gol ertesi hepten koptuk.
Trabzon cephesi ise Ali kardeşim dediğinde inanmamıştım envai çeşit grup var hepsi birbirinden bağımsız farklı farklı bağırıyolar. En etkilileri deplasman tribünü yanında kalearkasında bulunan Trabzonlu Gençler idi sanırım adları hakkaten zaman zaman sesleri fena çıkmıyodu. Çok seslilik, karışıklık, tezahurat yönünden eksiklikler malum zaten Trabzonda lakin skorun da etkisiyle iyiydiler.



Biz de elde var hüzün diyerek beklemeye koyulduk, maç bitti, hoş sohbet bazı polislerle muhabbet, zaman zaman duran yağmurun hafiften şiddetlenmesi, nihayet dışarı atıp kendimizi başladık düşünceli düşünceli yürümeye. Trabzonda kalınan bir gece ardından yine düştük yollara, , sezonun en etkisiz ve sindirilen futbolunun ardından bile çok üzülmedim bilmiyorum bu genişlik niye. Herşeye rağmen yeni yerler, yüzler görmenin verdiği tad, acemilikten, altlı üstlü ranza muhabbetten beri görüşemediğim asker arkadaşıyla tekrar görüşmek, lezetli köfteler, çıkılan merdivenlerin ardından hazine bulmuşçasına sevinmenize vesile olan yemyeşil zemini görmek, Beşiktaşın yanında olmanın verdiği tarifsiz hisler, falanlar filanlar...

*Fotolar için ve herzamanki güzel muhabbeti yanında yolları paylaştığı için Yılmaz kardeşime, misafirperverliğin hasını gösteren Trabzonun incisi Aliçoma teşekkürü borç bilirim:)

1 yorum:

gonca dedi ki...

sana yeniliceksiniz demiştim değil mi:D bak sen mactayken arkadasların yanında msj atarken kendi kendime kıkır kıkır gülüodum yenilince nası çıldırcağını bildiğim için oys kıyamam yaa cevap atamadı soora:))