26 Ekim 2010 Salı

Saat 04:27


TSİ 04.27, enteresan bir ruh hali... Ulan Beşiktaş nelere kadirsin.
Hep olur özellikle deplasman dönüşü bir de kötü sonuç alındıysa eve gelinen son adımlarda ulan gitmesemiydim, sıcak sıcak yatağımda uyusaydım iyimiydi diye düşünülür, sonra bir duş alınır kafada hala şu gol olsaydı, bunu yemeseydik ya da cehennemde ateşinle kavur bizi kara kartalvari türlü tezahuratlar, envai çeşit otobüs hikayesi döner durur kendine gelir insan. Ah bu hayat çekilmeez sen olmasan dedirtirken bir yandan da ömür törpüsüdür bu takım. Yenilgisi bile ayrı bir tatlı hüzün barındırır kendi içinde, takım kötüdür, kulüp borcu dağları aşmıştır, tribün bozulmuştur, herkes şekil peşinde falan olabilir ama bu gelmeler-gitmelerin, sevmelerin, binlerce kilometrelerin pek izahı yok.
Adamlar güzel stat yapmış ama haa...Koltukları inatla parçalayanlar, sağa sola vuranlar sağolsun bize fazla gerçi bu kadar modern stadyum ya neyse oralara girmeyelim. Nihatın bencilliği, Zapo'nun beceri yoksunluğu, tekkenin kahretsin dedirten pozisyonu, birkaç maçtır üretkenlikten uzak takım, q7'mi lan herşey sesleri, elde var hüzün ve bol miktarda baş ağrısı...bir derdim var bin dermana değişmem asla.

Hiç yorum yok: