26 Ekim 2010 Salı

Anılar, Şimdi Gözümde Canlandılar...

 

Takım olma babında güzellemeler ve şahane anılar, şu an sözde profesyonellik adında yapılan abukluklardan daha güzel ve gerçek olduğu kesin. Kaleci Engin konusunda da o yıllarda aldığım bir kupa-fincan gibi birşey vardı Engin'in çizim şeklinde eldivenleriyle resmi ve diğer tarafta logo, tüm hatırladığım bunlar. Daha çok dışarı giden toplara uçan Zafer, televolede sık sık dalga geçilen Şener ve Bako gibi kaleciler daha bir belleklerde...


“90’ların başıydı, Fenerbahçe’yi 3-1 yendiğimiz maçın gecesiydi. Çok gergin bir maç olacaktı, biz de doğal olarak gergindik ve yatağa yattık fakat kimse uyuyamadı. Gece yarısına doğru, kalktık, Gordon’un kapısını çaldık, tam 15 kişiyiz, dedik ki ‘hocam, uykumuz kaçtı, biz işkembeciye gitmek istiyoruz’ Gordon bize ‘kaç kişi gideceksiniz’ dedi. ’15 kişiyiz’ dedik...
Takım 16 kişiydi, kaleci Engin uyumuştu odasında, o gelmedi doğal olarak. Gordon, “o bir kişiyi de alın, öyle gidin’ dedi. Neyse uyandırdık Engin’i, o da geldi, hep beraber gittik işkembeciye. Aslında bu sıradan bir anı değil, bu takım olmanın belgesidir. Yani biz 15 kişiyiz, hoca bize 16. adamı soruyor ve onu da alın öyle gidin şartı koyuyor, işte takım olmak budur. Biz bunu başarmıştık 90’lı yıllarda Beşiktaş’ta, zaten 3 yıl üst üste şampiyon olmanın sırrı da belki bu takım olma olayını başarmakta yatıyordur."




Metin Tekin

Hiç yorum yok: