20 Eylül 2010 Pazartesi

Dans Et Şampiyon!..


 Dans et şampiyon, kimsesizler yurdundaki yalnız çocuklar için dans et. Çocuklar için salla yumruklarını.
Kiralarını ödeyemeyen işsizler için dans et. Şu alçağın işini bitir!
Meyhanedeki ayyaşlar için dans et şampiyon, kanserden ölen yoksul hastalar için, kefaletleri ödenmeyen sefil mahkumlar için, herkesin terkettiği eroinmanlar için, kocaları olmayan gencecik hamile kızlar için. Dans et şampiyon, savaş onlar için!
Şu aşağılık herifin işini bitir, çenelerini dağıt hepsinin. Düşkünler yurdundaki zavallılar için, emeklilik maaşı alamayan yaşlılar için, pis bir sokakta müşteri bekleyen yaşlı ve yorgun fahişeler için…
Meyhanelerde oturmuş demlenen bütün yalnız kalpler için, bilardo salonlarındaki yalnızlar için, sokak köşelerindeki yalnızlar için. Dans et şampiyon, savaş onlar için!
Temizlik işçileri için salla yumruklarını; hava limanlarında, otobüs duraklarında, benzin istasyonlarında yerleri süpüren küçük insanlar için. Savaş onlar için şampiyon. Otellerde yatakları yapıp tuvaletleri temizleyen küçük odacı kızlar için dersini ver şu aşağılık herifin!
Seni kurtaranlar senatör değildi, vali değildi, başkan değildi. Sokaktaki insanlar kurtardı seni. Şimdi sokaklar adına savaş, hadi evlat, işini bitir şu aşağılık herifin!
Bu ring ikinize fazla. Hadi bitir işini, suratını paramparça et. Yoksullar adına şampiyon, yoksullar adına!
Hadi yavrum salla yumruklarını! Muhammet Ali’yi hiçkimse yenemez, hiçkimse. Sadece Cassius Clay yenebilir ama o da bu akşam aramızda değil.
Dans et şampiyon, hadi oğlum dans et!

*Muhammed Ali Clay'in antrenörü Drew Bundini Brown tarafından George Foreman ile yapacağı maç öncesi yapılan konuşma

Çev.: Hakan Albayrak, 1989, Çete dergisi
**

Vietnam için askere gitmeyi reddeden, Olimpiyat madalyasını Ohio nehrine fırlatan; Amerikan emperyalizmini, ırkçılık virüsünü tokatlayan, yüzyılın gördüğü en soylu yiğitlerden biri, tarihin en büyük sporcusu; tek, gerçek ve tek gerçek şampiyon, şair boksör Muhammed Ali’nin boks lisansı elinden alınmıştır. Yaklaşık beş yıl boyunca maç yapamayan Ali, Amerika dışında, öz yurdunda, Zaire’de bir maç için King-Kong lakaplı ağır sıklet boks şampiyonu George Foreman’la randevulaşır.
ALİ BOMA YE! – Ali onu öldür!” sloganları hep dillerdedir.

30 Ekim 1974’te yapılan bu maç, aynı zamanda Türk televizyon tarihindeki ilk canlı yayındır. Kıbrıs Savaşı’ndan yeni çıkmış ve kazanmayı yeni yeni hatırlamaya başlayan bir millet, öz çocukları kadar sevdiği büyük şampiyonun naklen yayındaki maçı için televizyonları başındadır. Vietnam Savaşı’nı, Amerikan emperyalizmini, ırkçılığı, kısacası tüm bir Amerika’yı ve tabi ki George Foreman ve Sese Seko Mobutu’yu yere seren Muhammed Ali, Murat Zelan’ın deyimiyle, Türk halkının Kıbrıs zaferini cilalamıştır.
Çok merak uyandırır gerçekten Türk halkının Muhammed Ali hayranlığının birçok nedeni olduğu açık keza ben canlı olarak izleyemesem de acayip severim, okurum araştırırım, belgesellerini ilerim ki bu kadar kendine güvenen, bu kadar fenomen bir adam dünyaya zor gelir bence.
Burdan az çok ilgilenenlere de "When We Were Kings" adalı belgeseli hararetle tavsiye ederim. Adamın özellikle en ciddi yerlerdeki çıkışları, basın toplantılarındaki esprileri, muhabirleri gıcık edip göt edişi falan beni benden aldı, sizi de alsın...

6 yorum:

stalker dedi ki...

arayı bu kadar uzatma abi ya. şurda ağız tadıyla okuduğumuz kaç tane blog var ki zaten.

ferdinand dedi ki...

teşekkürler stalker,
ben de özledim vallahi, ölü toprağını atmaya, gücüme güç katmaya geldim.
çok selam...

Şairler Parkı dedi ki...

stalker benden önce davranmış. bu kadar uzun aralar olmasın bir daha.

Ege

ferdinand dedi ki...

Eyvallah Ege, bakalım dikiş tutturabilcezmi yine:)
saygılar/sevgiler cümleten...

Acme dedi ki...

Çev.: Hakan Albayrak, 1989, Çete dergisi

yazalım ayıbolmasın

ferdinand dedi ki...

Teşekkürler acme, çete dergisiymiş hakkaten. ekledim not olaraktan