18 Ocak 2009 Pazar

Nabokov ve Kaleci Olmak

Futbola dair aforizmalar, deyişler, anılar malumunuz gün geçtikçe su yüzüne çıkıyor, hiç izlemem diyenlerin dahi farketmeden dakikalarca konuştukları modern çağın fenomeni. İngilterede fabrka bacaları arasında gelişip rugbyden ayrılan, kriket gibi sporlara itibar eden İngiliz aristokrasisinin burun kıvırıp günümüzden endüstri haline gelmesinde İngiliz kulüplerin başı çekmesi apayrı bir mevzu.

Alıntı yaptığım insan Rus asıllı Abd'li yazar Vladimir Nobokov. Özellikle Stanley Kubric'in beyazperdeye aktardığı Lolita filmiyle epeyce ses getirmiş, kitlelere yayılmasında öncü olmuştu diyebiliriz.

Kaleciliğin farklı kültürlerde nasıl algılandığı, imajı hakkında da bilgiler veriyor. Lev Yashin'i de hatırlatmıyor değil kaleci için çizdiği resim...Bizde mahallede en beceriksiz adam kaleye geçer, kaleci olmamak için son- son bir diiye bağırışlardan geçilmezdi. Ben de hatırlarım kar yağdığı zamanlar kaleci olmak isterdim sadece, çok keyifli gelirdi sağa sola atlamak. Yazar aslında başlıkta bile kalecinin kaderini özetlemiş, yalnızlığını. Sahadaki en zor görev kaleciliktir kim ne derse desin. Üç direk arasında yalnızdır vesselam...Buyrun size Nobokov'dan yalnız kartal.

Vladimir Nabokov

KALECİ: YALNIZ KARTAL

Cambridge'de yaptığım bütün sporlar arasında futbol benim için hep karışık bir dönemin ortasında rüzgarla süpürülmüş bir açık alan gibiydi. En büyük tutkum kalecilikti. Rusya'da ve latin ülkelerinde bu soylu sanat her zaman özel bir itibar sağlar. Kaleci, rolü nedeniyle kenarda, tek başına, geçit vermez olduğu için, coşkulu çocuklar sokakta peşinden ayrılmaz. Tapınma nesnesi olarak boğa güreşçisi ve usta pilotla yarışır. Bluzu, kasketi, dizlikleri, şortunun cebinden gözüken eldivenleri onu takımın diğer oyuncularından ayırır. O yalnız kartal, esrarengiz adam, son kurtarıcıdır. Kalenin önünde, parmaklarının ucuyla bir saldırıyı yıldırım gibi defetmek için gösterişli bir dalış yaptığında, bu anı yakalamak isteyen fotoğrafçılar saygıyla diz çöker...

Hiç yorum yok: