18 Kasım 2008 Salı

Tom Waits


Ağzından sigara, başında şapkası düşmeyen, enteresan hırıltılı sesiyle ve yorumuyla özellikle uzayan gecelere ilaç gibi gelen hüznün, doğallığın ve karizma denen şey varsa o'nun birleştiği 20 küsür yıllık sanatçı, çalgıcı, film müzikleri sahibi aynı zamanda da oyuncu.
Oyunculuk durumu Coppola ustanın Rumble Fish ve The Outsiders'ın da olduğu gibi daha çok yan rollerde ya da piyano başında görülmektedir. Fakat eküri olarak Bağımsız Sinemanın prensi Jim Jarmusch'un favorisi, vazgeçilmezi denebilir. Down by Law, Mystery Train gibi filmlerin yanında yine Jarmusch yapımı Coffee and Cigarettes filminde de varlığıyla ayrı bir güzellik katar, filmde sigarayı bıraktıktan sonra iggy popa kurduğu "sigarayı bıraktığıma göre bir tane daha içebilirim" cümlesi ile de ekol olmuştur. Bunun dışında Dracula, Domino ve The Fisher King filmleri gibi birçok filmde yan rollerdedir.

coffee and cigarettes

Film müzikleri hususunda da müzik adamı olarak kalitesini ortaya koyar; Fame, Down By Law,Sea of Love, Night on Earth, Twelve Monkeys, Fight Club, The Perfect Storm, Los Lunes Al Sol, Hellboy, Jarhead ve yakın dönemden Kelebek ve Dalgıç isimli şahane Fransız filminde de müziklerde parmağı vardır.
Bu filmdeki All The World is Green şarkısıyla bizi bizden geçirir, zaten Avrupa filmlerine meraklı bünyelerde güzel hislerle izlenen ve beğeni toplayanlar için filmde akılda kalan unsurların da başında gelir kendisi. Tıpkı Roberto Benigni'nin oynayıp yönettiği "the tiger and the snow"un en güzel sahnelerinden birinde piyanosuyla filmde ortaya çıkıp o etkileyici sesiyle filme ruh vermesi gibi...

le scaphandre et le papillon - kelebek ve dalgıç
Alıntı yapacak olursak Gary Graff'ın deyişiyle sesi, 'bir fıçı burbonda ıslatıldıktan sonra beş ay tütsülenmiş ve ardından da bir arabanın altında çiğnenmiş' gibidir. Çıkardığı kendine özgü hırıltılı sesler, deneyselliğe olan meyli; blues, caz ve vodvil gibi rock öncesi türlere sevgisi ile Tom Waits, müzik adına sıradışı bir kişilik oluşturmaktadır.

Sesiyle, albümlerini ve kliplerini çektiği mekanlarıyla, birçok müzik aletindeki büyük ustalığı, sanatın her dalına hakim oluşu ve çok yönlülüğüyle fark yaratan, güzel insanlardan biri.
Şarkılarında karınca ordularının zalim hikâyelerini anlatıyor, sonrasında araya beatbox'lar karışıyor, kaosa başlıyor. Eşini benzin ve arpa birası kokan birisi olarak tasvir edip serenat yapıyor, Bukowski'nin Nirvana'sını okuyor, Kerouac'ın şiirlerine hayat verip çemberi tamamlıyor. Beat kuşağının belki de en önemli müzisyeni olan Tom Waits, Kerouac'ı alıp kendisiyle birlikte geleceğe taşıyor.
Tom Waits'in tiyatro sahnesi, müziği. Baş aktörü de onunla özdeşleştirilmiş olan zımpara kağıdı gibi çıkan sesi. Anarşist ama bir o kadar yapıcı olan bu oyunda dekorlar göz kamaştırıcı, oyun metni benzersiz. Çünkü bu oyunda gerçekler yalan, hikâyeler ise çok gerçek.

Paul Auster'in yönettiği diyaloglarla örtülü muhteşem film Smoke ve güzelim açılış sahnesindeki şarkısıyla Innocent When You Dream


Kelebek ve Dalgıç filmine renk katan tüm yeşilliğiyle, canlı performansıyla All The World is Green

Hiç yorum yok: