26 Ekim 2009 Pazartesi

Nefes Açılımı


Açılım falan yok, korkmayın ey insanoğlu:)
Bu aralar nerdeyse trend oldu bu açılım kelimesi, içini o kadar boşalttılar ki göstermelik politikalarla hakkaten gündelik hayatta açılım kelimesini kullananın kafasında kiremit kırası geliyor insanın.
Son terörist grubun teslimi sonrasında ise infial diyebileceğimiz bir ortam yaratıldı ki artık kavramlar alaşağı edildi hakkaten. Kim terörist, kim şehit, filmde yüzbaşının dediği gibi kim katil kim kurban belli değil.
Uzun zamandır dönen fragmanların yarattığı merak duygusuyla geçtiğimiz günlerde izledik Nefes'i.


Daha o günlerden teknik açılardan sinemamıza yeni şeyler katacağı, başarı kazanacağı belliydi.
Açıkçası görüntüleriyle, efektleriyle, kamera kullanımı, vuruluş anında kameraya sıçrayan kanlarıyla bile izlenmeye değer bu filmi.
Bir neden daha var ki beni bitiren kısım sonlardaki bence haddinden fazlaca uzatılan, adamı kıvrandıran sahneler değil filmin ilk kısmında askerleri birer birer perdede gördüğümüz analarıyla konuşma sahneleri oldu ki hakkaten yumruk gibi oturdu boğazıma. Filmi başarılı kılan husuların başında zaten bu konuda çıkanHakan Evrensel'in "Güneydoğudan Öyküler" kitabından esinlenişi ve temel alması, uzman kadrolarla 2 yıl gibi sürede sıkı tempoda ve gerçek atmosferde çalışılıp oya gibi işlenmesinin yanında fazlasıyla gerçekçi oluşu. Oyuncularının tanınmamış oyuncular olması pazarlama ve gişe açısından handikap gibi görünse de çok başarılı bir seçim olmuş o kesin.

Sadece karakol baskınında iki askerin davranışları irdelenebilir, Kubrick'in Full Metal Jacket'i ve benzeri savaş karşıtı filmlerdeki sahneleri andırmadı değil ki bu davranışlarda sonuçta insan faktörü-olağanüstü koşullar ve savaş gibi nedenlerle savunulabilir çok doğal olarak. Ama filmdeki birliğin komanda birliği olması benim gibi şüpheci adamları kıllandırmıyor değil, bu kadar kilolu ya da çok çabuk düşecek zayıf karakterler komanda olabilir mi bilmiyorum lakin komando da insandır en nihayetinde bilmiyorum. Hem söyleyip hem çürütmeye çalışıyorum kendimi, efsane şarkıcılarımızdan gençkan'ın dediği gibi'kendimi kontrol edemiyorum:)


Nihayetinde sinemamız için güzel bir çalışma olmuş, filmin özünde mesaj kaygısını fazla gütmeden seyircinin gözüne sokmadan ilerleyen film sonunda Atatürk büstünü taşıma ve arkada yazan sloganla son bulsa da başta Yüzbaşısı, bomba karakter İbo'suyla, götür beni gittiğin yere diyen güzel finaliyle, dans eden, pencere dışında şov yapan adamları, a..koduğumun bakkalı repliğiyle fazlasıyla güldürmeyi de başarmış, 20 küsür yıldır iliklerimize kadar yaşadığımız olayları ilk işleyen, çok hassas bir mevzuya güzel noktalardan değinerek duygu sömürüsü yapmadan, "savaşın galibi yoktur" diyen standartlarımızı ilerleten fazlasıyla etkileyici, sinemadan çıkıp karanlık sokaklarda ilerlerken başınız önde düşündüren ve bu etkiyi epeyce sürdüren güzel bir film olmuş.

4 yorum:

SirEvo dedi ki...

Yazıyı okumadım çünkü filmi izlemedim. Çok da merak ediyorum ama izleme fırsatım olmadı hala. İzlersem eğer okurum artık. :D

Gokhanson dedi ki...

o büstü taşıyan benim çoçukluktan beri arkadaşım..

stalker dedi ki...

filmi izlemedim ama görüşlerine önem verdiğim esin küçüktepepınarın sabahtaki yazısı (nette bulamadım, yoksa linkini verecektim) pek de olumlu değildi.

ben bu tür filmleri, tartışmaları küllendikten sonra izlemeyi tercih ediyorum. genelde merak etmem fakat bu filmi merak ettim, bi istisna yapıp yakın zamanda izleyebilirm. kısfmet..

SirEvo dedi ki...

Çok çok iyiydi film. Beklediğimden daha iyiydi diyebilirim. Çat diye 10 puanı yapıştırdım IMDb'de de.
Kesinlikle ama kesinlikle izlenmesi taraftarıyım.
Yazın için de teşekkür ederim dostum.