17 Eylül 2008 Çarşamba

O küfürü yuttuk mu?

Geçen hafta gazeteler dahil her ortamda ayrıntılarıyla açıklanan Terim'in bıyığını öpeyim konulu küfür hezeyanı her nedense üzeri örtülüp diğer skandallarının yanına gönderiliyor. Bir milli takım artık bu kadar itici hale getirilebilirdi heralde. Açıkçası birçok kişi gibi benim için de milli takım pek bir şey ifade etmiyor, haklı olduğumuz durumda gerzekçe hareketlerle rezil olduğumuz İsviçre skandalı-Terim'in 5 numralı futbolcunun ayağına basmasını emrettiği görüntüler, şu anki takım kaptanı olan Emre adlı vatandaşın basın tribününe çektiği el kol hareketleri, daha önceden çıkan milli takım içinde jeep tartışmaları ve bıyığını öpeyim mevzusu ne durumda olduğumuzun, ikiyüzlülüğümüzün açık göstergesi heralde.
Blogun her daim misafiri, güzel insanCem Dizdar hislerimize daha açık tercüman olmuş, sözü ona bırakalım;

O küfürü yuttuk mu?

17.9.2008


Gittikçe ironik bir hal alıyor bu ülkede yaşamak. Kaçabileceğimiz bütün delikler bir bir tıkanıyor. Sadece futbola bakmak bile ‘düşürüldüğümüz’ hali anlamamız için yetiyor da artıyor. Yeni federasyon başkanı Mahmut Özgener’in söylediklerini okuduğumda “Türkiye’de futbol ancak böyle bir bakışa emanet edilebilirdi” diye düşündüm. Özgener, önemli bir sorunun altının çizmiş ve demiş ki; “Bu hafta tribünlerde çok fazla küfür vardı. Taviz vermeyeceğimiz en önemli olaylardan biri de küfür(dür).” Rapora gerek duymayacakmış Özgener, görüntüleri gözleriyle görmüş, gereken yapılacakmış.
Ben de bu okuduğum bu haberin yanında bir fotoğraf gördüm. Şöyleydi... Özgener, İtalyan yaka gömleğine çizgili lacivert takımına uygun bir kravat oturtmuş Milli Takımlar Teknik Direktörü Fatih Terim’in elini sıkıyor. Tahmin edersiniz, Terim neden bilinmez ama, yine yay gibi gergin.
O Terim ki, daha üç beş gün önce aradığı gazetecinin bıyığından girip anasından, avradından çıkmış biri. Üstelik küfür ettiği gazeteciden özür dilemeyi de ısrarla reddetmiş. Tribündekilere “Küfür etmeyin” diyen Özgener’in sıktığı el işte bu el. Koyu renk İtalyan elbiselerin, kahverengi pabuçların, kolu kıvrılmış Façonnable gömleklerin içindeki bir küfürbazın eli. Bu el hepimizi, çocuklarımızı, maça gidenimizi, gitmeyenimizi temsil edecek, başarısına hepimizin sevineceği milli takımın başındaki insanın eli. O Terim ki, bir çok maçta çocuklarına ve eşine küfür edildiğinde en çok canı acıyan ve haklı olarak isyan eden biri.

Aynı toplantıda ülkemizin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan da, belli ki küfür ettiği için özür dilemeyi bir tür erdemsizlik sayan Terim’e destek veriyor açık açık. Ne bir ceza, ne bir kınama, ne bir ima! Haberin altındaki diğer fotoğrafta kartondan bir milli takımın yanında durmuş, yüzümüze gülüyorlar öylece, alay eder gibi.
Yaşlı bir kadına, bir adamın eşine, bir çocuğun annesine edilen küfürleri duymazdan geliyor Başbakan. Çünkü o da yabancısı değil küfürün. ‘Tescilli bir küfürbaz’ gazeteciyi yurtdışı gezilerinin çoğunda yanı başından eksik etmiyor ne de olsa. İşin iktidar tarafı böyleyken bakıyorum ülkenin hatırı sayılır gazetecileri/yazarları/yorumcularına, onlar da ‘hiç olmamış gibi’ yapıyorlar. Çoğu, sandalı açıktan dolandırıyor limana girerken, “Şu konu kapansa da biraz hoca ve hakem çekiştirsek” havasındalar. Aklına en güvendiklerim Mehmet Demirkol ile Uğur Meleke bile konuya yaklaşmayıp ‘Terim, bir takım mı çalıştırsın, iki mi?’yi tartışalım istiyorlar. Sorarım size ahlakın, vicdanın kapı dışarı edildiği bir ülkede, bu tartışılmadan bir başka futbol tartışması yapılabilir mi? Basın tribününe dönüp ‘nah’ yapan, neredeyse her milli maç öncesi ‘hır çıkaran’ küfürbaz futbolcuyu gözümüzün içine baka baka Milli Takım kaptanı yapan Terim’e iki takım yetmez. En az 5 takım, bir de voleybol takımı verilsin, hepimiz rahatlayalım, olsun bitsin. Siyasi literatürün bugünlerdeki popüler sloganlarından biriyle bitireyim; “Bu konu daha çok su kaldırır.” Hafta içi devam edeceğiz.

1 yorum:

Adsız dedi ki...

Üstad yine döktürmüş.Ayarlar verilmiş.Yine harika bir yazı