6 Eylül 2008 Cumartesi

Bıktım bu 'mabet'ten

Cem Dizdar'ın görüşlerine daha önce de yer vermiştim, tiraj ve reyting döngüsü içinde yüzen çapsız medya mensupları ve yorumcu adı altındaki sevimsizler ordusu içinde Cem Dizdar gibilerine çok ihtiyacımız olduğu ortada. Bu sefer yine az ve öz yazısında tek kimlik mevzusu, futbolun ölme hali, taraftarlık ile itaat etme arasındaki çizgi gibi hadiselere parmak basmış ve yine edebiyatla yakın ilişkisinin meyvelerini yazı sonunda kondurmuş, o yazsın biz okuyalım, eksik olmasın...

“Futbola siyaset karıştırmayın” diyenlere kulak asmayın, sevdiğimiz oyun ziyadesiyle politiktir. “Oyuna siyaset karıştırmayın” diyenler aslında, “Biz her şeye yeterince karışıyoruz. Siz karışınca düzen bozuluyor. Siz en iyisi, seçimden seçime bir oy atın ya da en fazla facebook’daki imza kampanyalarına katılın” diyorlar... Biz de buna gönüllü olup, onların istediği dille konuşup, onların istediği kimlikle dolaşıyoruz...
Nasıl mı?
Hepimize ait olan stadyumlar her ne kadar bizim gibi görünse de biliyorsunuz artık bizim değil. Başkanların.. Aziz Yıldırım’ın, Adnan Polat’ın, Yıldırım Demirören’in vs.. Bizim stada ne yapılacağına, ne zaman yıkılacağına, yerine ne konacağına, içeri nasıl gireceğimize, nasıl oturacağımıza, ne yiyeceğimize, ne içeceğimize, nasıl bağıracağımız, nasıl üzülüp nasıl sevineceğimize hep onlar karar veriyor.
Peki biz ne diyoruz o statlara? “Mabet.” Stat mabet, biz mürit. Dilimiz, haliyle düşüncemiz farkında olmadan bizi ‘onlara’ teslim ediyor. Yani.. Girip içeri düzenlenen ayine katılıp şeyhin, pirin, pederin, papazın, hahamın, şamanın belirlediği çizgide kendimizden geçip, onun istediği gibi davranıp, gösterdiği yolda yürüyeceğiz.
Biz olmaktan çıkıp, onun istediği olacağız. Tek olacağız, farklı olmayacağız, farklı düşünmeyeceğiz, farklı davranmayacağız. Öyle olursa olmaz, düzen bozulur.
Peki, kimin bu düzen? Kimin eğlencesi bu? Bu hayat, kimin hayatı? Ben değilsem kim giriyor içeri, neden giriyor?


Neden bize ait olana dahil olamıyor, nüfuz edemiyor, sızamıyoruz? Neden bize ait bir oyunu değiştiremiyor, daha da bize ait hale getiremiyoruz?
Neden izin veriyoruz şu “Tek kimlik” pankartlarının bizi tarif etmesine? Nasıl oluyor da kendi stadımıza, kendi hayatımıza, kendi rengimizi veremiyoruz?
Derim ki, zihinsel temizliğe şu ‘mabet’ lafından kurtularak başlayalım. Evet takımımızı sevelim, onun için bağıralım, statlara gidelim ama “biz” gidelim. Farklılığımız, kendi rengimizle. Yoksa, bu gidişle oyun ölecek.
Baksanıza, neler oluyor? Kayseri gibi bir şehre kocaman stat yapıyor birileri, kime soruyorlar, neden yapıyorlar belli değil. Geçen sene ligin şampiyonu şehre geliyor, eski stadın yarısı bile dolmuyor. O koca yeni stada kim gidecek bilinmiyor. İnsanlar maça gitmiyor, futbol ölüyor, oyun ölüyor, biz ölüyoruz ve bunu görmüyoruz...
Bizi yönetenler oynuyor, çene çalıyor, oturup izliyor/dinliyoruz. O ‘soylu İngiliz’in kanına dokunmuyorsa da Manchester City’nin ‘petro-dolar şeyhleri’ne satılması, ta buralardan benim kanıma dokunuyor. Biliyorum ki yakında buraya da gelecekler. Onlar değilse başkaları, bizimkileri alacaklar. Çünkü oyun artık bizim değil, güçlülerin, kudretlilerin oyunu oluyor hızla ve hızla ölecek sahip çıkmazsak. Tıpkı Melih Cevdet Anday’ın ‘Defne Ormanı’nda dediği gibi; “Köleler felsefe kaygusu çekmedikleri için ekmek yapıyorlardı, /çünkü felsefelerini köle sahipleri veriyordu onlara;/ Felsefe sahipleri köle kaygusu çekmedikleri için ekmek yapmıyorlardı, /çünkü kölelerini felsefe veriyordu onlara./ Ve yıkıldı gitti Likya.”

3 yorum:

Şairler Parkı dedi ki...

Bugün okurken bu yazıyı muhtemelen Ferdinand yazıyı ekler diye düşünmüştüm. Cem abinin bahsettiği kritik noktaları kabul etmekle beraber, mabed lafından vazgeçemediğimi itiraf etmeliyim.

ferdinand dedi ki...

evet aslında mabedi hepimiz kullanıyoruz, farklı şekilde ele almış Cem Dizdar sanki. Tuttuğumuz takımı kutsal olarak görme babında sarfedilen bir söz ki bende seviyorum.

Adsız dedi ki...

Bu yazıda mabet olayından çok futbola burnunu sokan milyarderlerden korkum var benim.Gerçekten de Cem Abi nin dediği gibi bir gün buraya da gelebilirler.İngilterede taraftar deyince akla gelen takımlardan Liverpool,Man.City,United gibi takımlar birer birer satılıyor.Demekki bu duruma taraftarlar engel olamıyor(olmak istemediklerini sanmıyorum).Türkiye futbolda ismini duyurmaya devam ettikçe bu milyarderlerin ülkemiz futboluna da kirli paralarını yatırmaları olası.Umarım bizi görmezler.Sevgiler-Saygılar