19 Nisan 2008 Cumartesi

Basketbol Nostalji


En az futbol kadar izlemekten keyif aldığım basketbol hakkında tek bir post bile atmamak çok enteresan geldi bir anda...
Saniyelerle değişen kaderler, futbolda olsa kral ilan edilecek efendi oyuncuları, futbolla taban tabana zıt sporcu ve antrenör profilleri, işin şov yanının da oyunu güzelleştirdiği ıskalanmaması gereken bir spordur kendileri...



Fast Break'ler İsmet Badem'li fanatik Basket'ler, Sokaklarda düzenlenen Streetball turnuvaları, atari salonlarında kapıldığımız Street Hop çılgınlığı, orta okul yıllarında Atatürk Spor Salonunda oynadığımız, dizlerimizin titrediği okul maçları, nba ile tanışmalar play off için sabahlamalar, nba finallerinin hep okul finalleriyle çakışması sorunu, Murat Murtahanoğlu'nun gevrek sesiyle anlattığı, İsmet Badem'in dudaklarınızdan tebessüm,kalbinizden basketbol sevgisi eksik olmasın diyerek kapattığı güzelim maçlari yine İsmet Badem'in şapka koleksiyonu, altın değerinde serbest atışlar, Cine5'teki Asist programı ve maç aralarında sürekli kızlara sarkması, Batur Abi, Ülker ve Efes'in saniyesini kaçırmadığımız Avrupa kupası maçları, Ülker-Malaga maçında İspanyol taraftarların potayı sallaması ve çılgın adam Shackleford'un maçı kaybetse bile tur atlayacak tkımını serbest atışlarla maçı uzatmaya götürmesi ki efsanedir:), Beşiktaş-Aris, Efes-Aris olayları, Beşiktaş'ın yatırımdan uzak orta halli takımının Seba'daki şahane maçları ve üç sıralık karşı tribünler:), belleklerde kalan eski takımlardan Kayseri Meysu, Haldun Alagaş'taki olaylı-bol tansiyonlu Beşiktaş-Fener maçları, Efes'in nefes kesen Koraç macerası, Tofaş'ın olağanüstü kadrosuyla finale kadar gidip trajik şekilde sonlanan Avrupa Kupası maçları, Aydan Siyavuş bir çırpıda yer etmiş isimler, olaylar...
Conrad Mcrae


Unutulmaz yabancı oyuncular;
Serbest atış tarzıyla da şaşkınlık yaratan Larry Richard, basketbolun Hagi'si Petar Naumoski, Ülker'le ve reklamlarıyla bütünleşmiş top sakallı abimiz Pete Williams, Fenerbahçe'de olağanüstü işler yapıp sayı rekorları kıran manyak herif Henry Turner, yine Fener'e gelip renk katmış adamlar Zan Tabak, Dallas Comegeys, Abdul-Rauf, bir daha görülemeyecek smaçların ismi uçan adam Conrad Mcrae, pota patlatan sıçrama becerisi hayvani düzeyde olan Marko Milic, Ülker'in istikrar abidesi pota altı adamı ve koltuk altı kılallarını hiç kesmeyen adam Kevin Rankin, Beşiktaş'ta iz bırakan Thompson, Woolridge ve Bud Eley efsanesi, Darüşşafaka'nın muhteşem oyuncusu Ansley, Tofaş'ın şahane kadrosunda hokkabaz David Rivers, Rashard Griffith, Rimac, Steven Rogers efsaneleri, ismiyle akılda kalan Lokmanchuk, Ülker'de guard konusunda en şanslı dönemlerini geçiren ve bir maçta lenslerini düşürüp maçı yarıda bırakıp lensleri aradığını hatırladığım Michael Anderson, o dönemin başarılı takımlarından Tuborg'da istikrarlı güçlü bir isim Radislav Curcic, Telekom'da yıllarca oynayan yakından görüp aynı Jordan lan bu dediğim Rickie Winslow, ve basketbolumuzun en fenomen adamlarından biri aşırı kiloları ve bitmek bilmeyen hook atışlarıyla Mirko Milicevic, Ülker'de oynamış-basketbolun Nouma'sı manyak herif CharlesShackelford, yakın dönemde gördüğümüz şahane adamlar Larry Ayuso, Domercant, Ratko Varda, Vasili Karasev, Fitch ve daha onlarcası...

Henry Turner

Unutulmaz Yerliler;
Bıyıklı basketbolcu kavramı yaratan enteresan üçlükler atan Hüsnü Çakırgil, yine tam bir üçlükçü skorer Levent Topsakal, nedense akılda hiç yer etmeyen Lütfi Arıboğan, sürekli 52 numara ayakkabıları konu edilen ve hook atış uzmanı Tamer Oyguç, dış atışlarıyla benim çok sevdiğim bir isim Serdar Apaydın, pegasus büyük oyuncu Harun Erdenay ve ekürisi Orhun Ene, Telekom'un neferleri Tunç Girgin ki hala Ankara bölgesel ligde oynuyor, marjinal şahsiyet Murat Evliyaoğlu, Zaza Enden fenomeni, Bora Sancar, Mustafa Kemal Bitim, Efes'in bitiricileri Ufuk Sarıca, Volkan Aydın, üçlük hastası Faruk Beşok, Altar Tunçkol, unutulmaz Şemsettin Baş, Rüçhan Tamsöz, Güray Kanan...
Harun Erdenay


Okuyupta eskilerden akılda kalmış özellikle yerli oyuncuları paslarsanız çok makbule geçer, nostalji güzeldir!..

4 yorum:

Lebowski dedi ki...

Yazı boyunca Şemsettin'i beklemek ve son cümlede bulmak, büyük mutluluk.=)

Nedense hep aklıma Türk filmi gelenekselliğinde bir basketbolcu profili gelir Şemsettin'i düşününce.

Harika bir yazı olmuş.Her bir isim,cümle ayrı ayrı anılar canlandırıyor gözümüzde.

ferdinand dedi ki...

Teşekkürler yorumun için lebowski kardeşim, yoksa dude(ahbap) mı demeliyim:)
Açıkçası Şemsettin baş olmadan bu yazı yavan kalırdı, o birdenbire elinden çıkardığı üçlükler, aile babası tadındaki efendi profiliyle enteresan adamdı vesselam.

senin blogu da açar açmaz Angel.A'nın çıkması sevindirdi. Bir nevi yeni dünya Luc Besson masalı, şahane siyah beyaz Paris kareleri de cabası...

Selamlar.

Lebowski dedi ki...

Eğlencelik tadında blogta olsa, Angel-A sız olmazdı olamazdı..=)

Conrad Bundy dedi ki...

ömer saybir vardı beşiktaş ve sanırım galatasarayda da oynamıştı. faul yapınca gülerdi garip adamdı. bıyıklı basketbolcu ekolünden o da. şimdi zeytinburnu'nda dericilik yapıyor.

basketbol camiasında kalmayı seçenlerden cenk renda,burak bıyıktay menajerlik yapıyorlar. ilk etapta bunlar geldi aklıma. zaten zihinlerde yer edenler yazılmış. :)

he bi de sanırım lensini düşürüp arayan kevin rankin'di öyle kalmış aklımda. yanlış da olabilir tabi.