11 Ekim 2007 Perşembe

Mourinho; Yalnız Bir adam



Futbolun acımasızlığına dair: “Ben dokuz-10 yaşlarındayken babam bir Noel günü işinden kovuldu. O bir menajerdi. Son zamanlarda sonuçlar pek iyi değildi. Aralığın 22’si ya da 23’ünde bir maç kaybettiler ve ayın 24’ünde, Noel gününde, telefon çaldı. Biz öğle yemeği yediğimiz sırada sepetleyiverdiler.

Birçoklarının nefretini kazanmış, antipatikliğiyle, megaloman demeçlerle, kendisine aşırı güveniyle, sivri demeçleri, hal ve hareketleriyle şimşekleri üzerine çekmiş ama kıstas başarıysa tartışmasız tarihe geçecek bir isimdir Mourinho.

Sporting Lisbon'da ingiliz teknik direktor Bobby Robson'nin tercumanliğini yaparken, Bobby Robson'un Barcelona'ya gitmesiyle birlikte onuda yanında götürmesi ile teknik direktörlük yaşantısı gerçek anlamda başlayan teknik adam için Fc Porto'ya gidişi milat olmuş.
Görevde kaldığı iki yıl içinde, art arda iki yıl FC Porto`yu Portekiz liginde şampiyon yaptı. İlk yılın sonu UEFA Kupası şampiyonluğu, ikinci yılın sonunda ise Şampiyonlar Ligi şampiyonluğunu kazandırdı!
Jose Mourinho’nun bir lider, koç, ezber bozan bir stratejist olarak yaptıkları, kırdığı yenilmeme rekorları, kısıtlı zamanda başardıklarıyla en azından takdiri hakettiği kesin.
Sheva'nın transferi ve akabinde rus milyarder patronuyla sorunlar sonun başlangıcı olsa da kaybeden acaba Mourinho mu yoksa Chelsea mi oldu?

Hiç yorum yok: