"herkesin inandığı bir şey var bu .mına kodugumun hayatında, benimki de sensin..."
21 Mayıs 2011 Cumartesi
Atalanta geliyor, çalsın davullar sazlar
2007de şurda ucundan kenarından birşeyler yazmıştım Atalanta mevzuunda...
Güzelim kulübümüzü asansör takım haline getirenler utansın. Neyseki yine çıkıyoruz, hakettiğimiz gibi hiç düşmemek üzere...
Kulübün doğduğu coğrafya yani Bergamo şehri eskilerden, Yunan kültüründen izler taşıyor, logosu da yunan mitolojisinden gelir.
Kafa tayfa Curva Nord'da ikamet eder, 90ların başında Inzaghi ile birlikte geleceğin yıldızı olarak lanse edilen Federico Pisani'nin henüz 22 yaşında vefat etmesi çok can yakmış, 14 numaralı forma müzeye kaldırılıp hiç kullanılmamıştır. Adı ayriyetten curva nord'a verilmiştir yitip giden Pisani'nin...
Caniggialar, inzaghiler, vieriler top koşturmuştur, altyapısının sağlamlığının yanında taraftarları da bir o kadar sağlamdır, BNA bilindik mevzuda italyada en önde gruplardandır. Stadın akustik, konum ve şekli nedeniyle tam anlamıyla taraftar etki edememektedir diye düşünüyorum. Tribün olarak Brescia ile husumet var, kardeşimiz ise güzel kulüp Ternana'dır, "you'll never drink alone" ortak pankartları çok güzeldir. Seviyoruz kendilerini, italya tribünleri tribün kültürü, güneş gözlüklü capo'lar, el yapımı şahane pankartlar, tüm mevulara karşın gerektiğinde tek ses birlik olmaları ve birçok nedenden ötürü hep ilgi çekiyor abiler.
Atalanta eski günlerinden uzak lakin kadroda yine de Bellini, Doni, Dalla Bona, Delvecchio, Tiribocchi gibi güzel topçular var, bitirici bir golcü eksikliğimiz olsa da birkaç isabetli transferle ilk sene ligde kalıp eski güzel günlere dönücez, inandık lan!..
20 Mayıs 2011 Cuma
soğuk hava deposunda et yumruklama
Ya benim parlak günlerim, ha, Mick? Senin en azından parlak günlerin olmuş, benim o da olmadı. Hiçbir şeyim olmadı! Bacaklar gitmiş, herşey gitmiş. Sonra adamın biri çıkmış dövüş teklif ediyor. Aman ne harika!..
Rocky krizim tuttu dayanamadım izledim, devam filmleri tırıvırı olsa da ilk film harbi güzeldir, akademinin bok yemesi gibi Taxi Driver'ı sollayıp oscar alacak kadar olmasa da iyidir yani.
Kült sahneler arasına anında giriş yapan soğuk hava deposunda et yumruklama sahnesi de vazgeçilmez olmuştur efendim. Kahramanımız kafası çalışmayan ve babasının uyarısıyla bedenini çalıştıran italyan aygırı, pet shopta çalışan utangaç kızımızın abisi Paulie ile arkadaştır, arada yanına uğrar bir iki parça et alırım hesabı. Paulie de bıkmıştır diğer arada kalmış sıradan Philedelphia insanları gibi. Tüm siniriyle ete yumruğu yapıştırır, ardından Rocky devam eder ve et tokatlama seansları bir ritüel haline gelir.
Boks ilgimi çekmez şahsen spor olarak kabul edilmesi bile talihsizlikken boks filmleri hep ilgi çeker, kim boks yapar ki, kafası çalışmayan, kaybedecek birşeyi olmayan ve çaresiz adamlar heralde fikrinden yola çıkarak temele oturtulan hikayeler akar gider. Toplumun en alt katmanında, yanlış yerde doğmuş insanların var olma savaşıdır ve birçok şeyi sembolize eder bu tarz filmler o yüzden damardan yakalar izleyeni.
Rocky de Stallone'nin senaryosu ve oyunculuğu harbi ondan beklenmeyecek derecede iyi şaşırtıyor fazlasıyla, esinlendiği mevzu da birebir aynı aslında, sıradan yerel bir boksörün zamanında Muhammed Ali'ye kafa tutması ve 15 round dayanması. Yine Apollo kişisi, dalgacı karakteri, alaycı üslübu, hal ve hareketleriyle zaten birebir Ali portresi gibi ama onun kadar mizah anlayışı kuvvetli değil o kesin.
Velhasıl uzadıkça uzuyo mevzur, ilk film güzeldir, müzikleri de pek hoştur, merdivenden yukarı çıkıp ellerini kaldıran Rocky klasiktir, et yumruklama da öyle, hemen hemen sıkışmış, çaresiz öfkeli tüm karakterleri, arka sokakları, Philedelphia'nın şarapçı gençliğiyle, salaş spor salonları, böcekli evleri, küfürleri ve bol ter kokusuyla güzel bir boks filmidir diyoruz...
Rocky krizim tuttu dayanamadım izledim, devam filmleri tırıvırı olsa da ilk film harbi güzeldir, akademinin bok yemesi gibi Taxi Driver'ı sollayıp oscar alacak kadar olmasa da iyidir yani.
Kült sahneler arasına anında giriş yapan soğuk hava deposunda et yumruklama sahnesi de vazgeçilmez olmuştur efendim. Kahramanımız kafası çalışmayan ve babasının uyarısıyla bedenini çalıştıran italyan aygırı, pet shopta çalışan utangaç kızımızın abisi Paulie ile arkadaştır, arada yanına uğrar bir iki parça et alırım hesabı. Paulie de bıkmıştır diğer arada kalmış sıradan Philedelphia insanları gibi. Tüm siniriyle ete yumruğu yapıştırır, ardından Rocky devam eder ve et tokatlama seansları bir ritüel haline gelir.
Boks ilgimi çekmez şahsen spor olarak kabul edilmesi bile talihsizlikken boks filmleri hep ilgi çeker, kim boks yapar ki, kafası çalışmayan, kaybedecek birşeyi olmayan ve çaresiz adamlar heralde fikrinden yola çıkarak temele oturtulan hikayeler akar gider. Toplumun en alt katmanında, yanlış yerde doğmuş insanların var olma savaşıdır ve birçok şeyi sembolize eder bu tarz filmler o yüzden damardan yakalar izleyeni.
Rocky de Stallone'nin senaryosu ve oyunculuğu harbi ondan beklenmeyecek derecede iyi şaşırtıyor fazlasıyla, esinlendiği mevzu da birebir aynı aslında, sıradan yerel bir boksörün zamanında Muhammed Ali'ye kafa tutması ve 15 round dayanması. Yine Apollo kişisi, dalgacı karakteri, alaycı üslübu, hal ve hareketleriyle zaten birebir Ali portresi gibi ama onun kadar mizah anlayışı kuvvetli değil o kesin.
Velhasıl uzadıkça uzuyo mevzur, ilk film güzeldir, müzikleri de pek hoştur, merdivenden yukarı çıkıp ellerini kaldıran Rocky klasiktir, et yumruklama da öyle, hemen hemen sıkışmış, çaresiz öfkeli tüm karakterleri, arka sokakları, Philedelphia'nın şarapçı gençliğiyle, salaş spor salonları, böcekli evleri, küfürleri ve bol ter kokusuyla güzel bir boks filmidir diyoruz...
18 Mayıs 2011 Çarşamba
Kan Akacak
Kan kelimesinin sayamadığım şekilde çok geçtiği, aklın, bilimin tarumar edildiği efsane sahnelerden, yerli rambo...
17 Mayıs 2011 Salı
Sahne - Vesikalı Yarim
çok eskiden rastlaşacaktık...
Sinemamızın en nefis filmlerindendir Vesikalı Yarim. Belki de en saf ve güzel haliyle Türkan Şoray ve gündelik yaşamın koşuşturmacasında sıkışıp kalmış manav rolünde İzzet Günay'lı eskilerin en gözel yapımlarından bir Lütfi Akad filmi ve mevzubahis final sahnesi, fonda da Şükran Ay, Kalbimi Kıra Kıra der ki bititrir olayı...
-herbirimiz yolumuza gitsek
-yolumuz ?
-öyle
-birleşti biliyorum
-birleşecek gibi değil, benim yolum başka, seni tanıdıktan sonra anladım,
senlen beraber olduktan sonra, sevgi de yetmiyormuş,
çok eskiden rastlaşacaktık
Sinemamızın en nefis filmlerindendir Vesikalı Yarim. Belki de en saf ve güzel haliyle Türkan Şoray ve gündelik yaşamın koşuşturmacasında sıkışıp kalmış manav rolünde İzzet Günay'lı eskilerin en gözel yapımlarından bir Lütfi Akad filmi ve mevzubahis final sahnesi, fonda da Şükran Ay, Kalbimi Kıra Kıra der ki bititrir olayı...
-herbirimiz yolumuza gitsek
-yolumuz ?
-öyle
-birleşti biliyorum
-birleşecek gibi değil, benim yolum başka, seni tanıdıktan sonra anladım,
senlen beraber olduktan sonra, sevgi de yetmiyormuş,
çok eskiden rastlaşacaktık
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)