2 Ocak 2012 Pazartesi

Damages


 2007 yılı itibariyle hayatımıza giren geçtiğimiz yıl kriz ardından güç bela 4.sezonu çekilen ve 5.sezonu beklenen ki final sezonu olası, harika dizi şeysi Damages. Hukuk mevzuları, yasadaki boşluklar, türlü entrikalar babında dizinin adı da tazminat manasında kullanılıyor yanılmıyorsam. Özellikle benim gibi drama tarzı dizileri sevenler için bulunmaz nimet. Az tanınmış ama abartısız harika oyunculardan maksimum verim alınmış, senaryosu, kurgusu dehşetengiz. Keza flashback ve flashforward olayını lost misali bokunu çıkarmadan tam tadında vermeleri de ayrı güzellik.

Genel dizilerin yapısı ve sinemada hatta başrolde hastası olduğumuz Glenn Close'un oynadığı Patty Hewes gibi baskın ve onun etrafında dönen bir kurgu pek görmedim şahsen. Genelde erkek adamlar savaşır hatunlar fonda estetik amaçlı kulanılır malesef durum bu. Ama burda tam tersi diyebiliriz. Bu kadar güçlü, narsist, başarı odaklı, acımasız ve bir o kadar yalnız bir karakter Patty Hewes. Diğer karakterler, olaylar, durumlar da tek taraflı bakılmadan hatta çoğu zaman 4.sezonda olduğu gibi ülke politikalarını kalaylama derecesine varan eleştirel bir tutum sözkonusu. Ken Loach'un son olarak değindiği gibi burda da Amerikalı askerlerin taşeron güvenlik firmalarını denizaşırı ülkelerde kullanıp vuku bulan onlarca illegal duruma değiniliyor. Günümüz dünyasıyla paralel gayet güzel şekilde izleniyor efendim.
Önceki sezonlarda bir sahnede fonda Sabahat Akkiraz'ın dsa bir şarkısını duymak mümkün:)

Tribünden Palavra Anılar

 Beşiktaş her dönemde, "Futbol erkek oyunudur!" sözünün kalesiydi.


...Baba Hakkı kendisine tekme atan Adnan'a tokatı yapıştırmıştı. Neler oldu, nasıl ayrıldılar, gözümün önünde yok ama böyle bir durumdan sonra bugün ne olur, hakem ne yapar?
O gün oyuncular yatıştırılmış, maç devam etmişti...
**


Baba Hakkı'nın bir de Melih Bey'i kovalama olayı dillere destandı. Melih BeyFenerbahçe'de santrafor oynayan ünlü bir atletti. İşte Baba Hakkı, ne olduysa, bir Fenerbahçe-Beşiktaş maçında Melih Beye kızıpüstüne yürüyünce, atletimiz kaçmak gereği duymuş.
Melih Bey önde Baba Hakkı arkada sahayı bir tur dönmüşler. Öbür oyuncular şaşkın onlara bakarlarmış...

**
Baba Hakkı Karagümrük'e gidip semt maçlarını izliyor, oradan gözüne kestirdiği oyuncuları transfer ediyormuş. Bu gençleri hep sokak arlarından bulmuş.
Onlarla antrenmanlarda kendi ilgileniyor, nasıl oynamaları gerektiğini iyice anlatıp öyle alıyormuş takıma. Sıkıysa Baba'nın istediği gibi oynamasınlar!..
Beşiktaş o yıl Karagümrük'ten toplama gençlerle şampiyon olmuştu.


**


Bir keresinde de Baba Hakkı kornerden gol atan takım arkadaşı Şükrü'yü kovalamıştı. Tribünler bile bir yorum yapamamışlardı bu olaya. Geçenlerde bir anı yazısından öğrendim nedenini. Şükrü korneri atacağı sırada Bab Hakkı, "Pas ver," demiş. Şükrü dinlemeyip atmış korneri. Gol olmuş.
Tam sevinçle kollarını kaldırırken bakmış Baba Hakkı üstüne doğru koşuyor.
Söz dinleyip pas vermediği için kaptanın kızdığını sanarak kaçmaya başlamış.
Oysa Baba Hakkı onu öpmeye geliyormuş...

tribünden palavra anılar / memet fuat

ufacık ama bir o kadar da büyük kitap eski anılar ya da rivayetler...
fotoğraftaki gazete küpüründe yazan olay da ayrı mevzu. Harp Okulu ile karşılaşan Beşiktaş ilk yarı sonunda soyunma odasına 3-0 yenik girer. Baba Hakkı dönüş biletlerini alır eline, Bu maçı alamazsanız yırtarım allahıma tadında bir konuşma yapar. Hem korku hem de inanılmaz bir saygıları varmış topçuların, ulan niye o zaman doğmadım dedirtir. Maç sonucu mu? 3-6 olmuş, yayan gitmekten kurtulmuş bizimkiler:)