19 Kasım 2010 Cuma

Beirut - Şiki Şiki Baba

 

Zack Condon ve Beirut hakkında 2007'de birşeyler yazmıştık tam şurada
 Özellikle ilk albümleri Gulag Orkestar şimdiden en iyiler arasına girdi bile ki yaptıkları hala en iyi iş olsa gerek...
Atla Gel Şaban ile birlikte kitlelerin afyonu haline gelen 'şiki baba' şarkısını o tarihlerde de icra ediyorlardı, yine canlı güzel bir performans ile tekrar karşımızda,
tadından yenmiyür


Beirut - Siki Siki Baba (Live at Glastonbury, 2007)

15 Kasım 2010 Pazartesi

Gençler Maçı Notları

 

Ankarada uzun zamandır bu kadar keyifli bir maç günü hatırlamıyorum ki kalabalığa, insanların suratlarına, yüzlerine de yansımıştı bu güneşli günün izleri.
Tam maç havası dedirten ve öğlen maçı olması, günü itibariyle şahane zamanlamaydı. Bilet fiyatları bana biraz fazla gelse de bir şekilde bilet yapıp hiç girmediğim yerlerden stada girip ancak kapalı tribünde yerimi aldım çocukluktan beri ilk defa. O maçta yine Gençler maçıydı ve Feyyaz'ın golüyle maçı almıştık tek hatırladığım.
Kapalı tribünün kenarından atlarken karşımda Zeki Demirkubuz'u görmem, şaşkın bakışlar altında merhabalaşmamız dünün en güzel dakikalarıydı benim için, üşenmemiş deplasman yapmış Zeki abi en arka sırada en köşede bayan arkadaşlarıyla yerini almıştı, selam olsun kendisine.



Maça açıkçası beklenmedik şekilde çok hareketli ve istekli başladık, harika paslaşmalar, özellikle sağ kanattan Hilbert'in bindirmeleri, Quaresma'nın iştahlı futbolu, Guti'nin klişe tabirle akıl dolu pasları falan derken bu pek uzun sürmedi tabi, o araya bir gol sıkıştırabilsek farklı olabilirdi ama rakip ceza sahası önüne kadar çok güzel gelip orda tıkanıyoruz, gol de gecikince direk oyundan düşüyoruz zaten. Bu maç sezonun en kritik maçlarındandı ne olursa olsun 3 puan almak gereken maç olarak önemliydi, Gençlerbirliğinin bu kadar silik bir takım haline gelmesi ise üzücü. Ligin ekonomik olarak belki de tek sorunsuz takımının bu kadar sıradan oyuncularla, vasat bir ekip olması kafa karıştırıyor, sanki cavcav küme düşmek için uğraşıyogibi son yıllardaki teknik adam kovmalar falan da hesaba katıldığında...

Velhasıl Holosko'nun maç boyu saç-baş yoldurması, Quaresma'nın bir türlü istediği topları alamayıp artık kale direklerini tekmeler hale gelmesi, Hurşut'un kendi kendine çırpınışları, Ersan'ın risksiz temiz oyunu, -rakibin de etkisiyle-uzun süredir kalede sorunsuz bir maç, herzamanki dirençli standart futboluyla Ernst, birtürlü beğenilmeyen ama yılmadan driplingleriyle çalışkanlığıyla giderek güzelleşen Hilbert, Bobo'nun maç boyu aranması, bir dakika susmadan harbiden beklediğimden çok iyi tribün ve kötü futbola rağmen çok güzel finişle sonlanan bir maç oldu.