"herkesin inandığı bir şey var bu .mına kodugumun hayatında, benimki de sensin..."
12 Kasım 2009 Perşembe
Yetişen Alıyor
Sanal alışveriş konusunda nadir derecede görülen ttutarlı ve güvenilir sitelerin başını çeken idefix.com (eski adıyla ideefixe) 7. Sanal Kitap Fuarı'nın startını verdi.
12 Kasım - 22 Aralık tarihleri arasında sürecek fuarda onlarca kitabevinin %50'lere varan indirimleri karşısında ağzımızın suyu akıyor her yıl olduğu gibi, kapanın oluyor...
www.idefix.com
11 Kasım 2009 Çarşamba
Billy Elliot
Belki defalarca televizyonda gösterilmiştir ama ona rağmen saklı hazinelerden biridir Billy Elliot.
Çocuk aklımızla izlerken çoğu şeye kafa basmadan izleyip geçerdik, yıllar sonra tekrar izlendiğinde ise bambaşka bir filmle karşı karşıya kalırız tıpkı Billy Elliot örneğindeki gibi.
Maden işçisi ailenin alt sınıfa ve genel çevre tipine aykırı çocuğu Billy'nin rüyasını yaşıyoruz filmde, çok komik sahneler olduğu gibi bir o kadar da hüzünleniyoruz. Başkalarına göre komik bile olsa bir ideali olan Billy'nin Newcastle semalarına otobüs yolculuğuna giderkenki babası ve abisiyle uğurlanması sahnesinde boğazı düğümleniyor insanın.
Daha önce keyifli şekilde bahsettiğimiz The Full Monty filminde olduğu gibi İngiltere'nin yakın tarihteki krizlerinden, grevlerinden ve maden işçilerinin ayaklanmasından da filmde epeyce bahsediliyor, hele Billy'nin abisinin ve işçilerin polisten kaçtıkları, The Clash'in London Calling adlı efsane parçasıyla koşturdukları sahne de ayrı bir güzel. Thatcher'in politikalarını ve bir sahnede de konuşmasını duyuyoruz ki gayet insani olan grev gibi haklara, işçi sınıfına, çalışanlara bakışın üst sınıflarca her ülkede aynı şekilde algılandığını tekrar anlıyoruz.
Ailenin yoksulluk içinde grevle süren hayatının yanında bir çocuğun varoluşunu kanıtlaması, anne figüründen uzak yalnız hayatını, kendini bir şeye adayarak nasıl atlatmaya çalıştığını izliyoruz yönetmen Stephen Daldry'nin kamerasından.
Başroldeki, Billy, babası ve dans hocası rolündeki şahsiyetler şahane oynayıp filmi gerçek kılarken, müzikleriyle, mütevazı insani hikayesi, sınırlı imkanlarla da büyük işler yapılabileceğini gösteren filmdir kendisi...
Ayrıca bir ilki de gerçekleştirdi yanılmıyosam, filmden romana transfer olan ilk eser galiba. Gneelde bunun tersi olur bilindiği gibi romandan sinemaya uyarlanırken bunda tam tersi yaşanmıştır.
London Calling
Bir Fotoğraf
Bu fotoğrafı yeni görme şansım oldu, tam asker olduğum günkü derbide çekilmiş o yüzden ıskalamışız.
Geçmiş yıllardaki Inter-Milan maçında Inter taraftarlarının manyaması ve onlarca meşalenin yanıp tutuştuğu, ortalığın dumana boğulduğu maçtaki Rui Costa ve Materazzi'nin pozlarına benzerlik dikkatimi çekmedi değil...
R.I.P. Enke
Trajik haber bomba gibi düştü yüreklere. Futbolcular mevzubahis olunca sanki insan değillermiş gibi bir izlenim oluşuyo, onların duyguları, sorunları, gel-gitleri, kafa karışıklıkları olmazmış gibi. Onlar gözlerde hep çok para kazanan, lüks içinde yaşayan dünyanın en şanslı kişileri!..
Ölüm şekli de bunda ayrı bir etken, söylenene göre kendisini trenin önüne atması falan gerçekten insanı düşündüren, o noktaya getiren nedir dedirten bir olay...
8 Kasım 2009 Pazar
Kana Kana İçmek
Mey içkiye ait halis mulis yerli likörlerin adını Hare olarak değiştirmesinin ardından muhteşem tadlar raflarda yerini almıştı, bunlardan kafaya oynayan en güzeli belki de fotoda görüleceği üzere; Kremalı-Türk Kahveli likördür elbette.
Bunlar çeşit çeşit olup beyaz çikolatalı mocha gibi pek güzel çeşitleri de mevcut.
Baileys gibi ülkemizde haddinden fazla fiyata satılan leziz ürünlere ulaşamayanlara yarı fiyatına gayet kaliteli ve enfes bir lezzet. Baileys ve kahlua türü içki sevenlerin dertlerine derman olacaktır. sütle karıştırınca daha bir güzel oluyor türevleri gibi bknz: white russian
yarasın...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)