9 Aralık 2011 Cuma

Naked

 ...
-mahşer günü geldiginde
mahşerin kendisi...
o evrim sıçramasi sürecinin
bir parçasi olmus olacak.
-evet. her ne olursa olsun...
insanoglu yok olmayacaktır.
-yok olmalı. mahserin en temel tanımında...
insanoglu en azindan madde biçimini
alıp dogru yok olacaktir.
-"madde biçimi" derken
ne demek istiyorsun?
-evrimleşecek.
-neye doğru?
-maddenin ötesindeki bir şeye.
saf düşünceden oluşan türlere.
katılıyor musun?
-evet. hayalet gibi bir şey.
-hayır hayaletle alakası yok
seni korkak ibne!
algı kapasitemizin dışında
birşeye.
evrensel bir bilince.
tanrıya
ki o da aynı mantıkla...
zamanın ta kendisidir.
-sen tanrıya inanmiyorsun ki!
-tanrıya elbette inanıyorum.
bak Brian sorun şu ki...
tanrı nefret dolu bir tanrıdır.
bunun sebebi...
tanrı iyi olsaydı
şeytanın dünyada ne işi olurdu?
acı, nefret
açgözlülük ve savaşlar neden var?
hiç mantıklı değil.
fakat eğer tanrı boktan bir piç ise
"dünyada iyilik neden var?" diye sorabilirsin.
"aşk umut ve zevk neden var?"
diye sorabilirsin.
gel şununla yüzleşelim.
iyi kötü tarafindan düzülmek için vardır.
iyinin yadsınamaz varlığı
kötünün hava basmasini sağlar.
bu yüzden tanrı kötüdür.
ve kaç tane geçmiş ya da gelecek
varlığın olursa olsun...
bunların tümü acı ve ıstırap
ve hastalık ve ölüm tarafindan...
delik deşik edilecektir.
görüyorsun brian tanrı seni sevmiyor.
tanrı seni küçümsüyor.
yani hiç umut yok...
ve insanoğlu sadece
şeytanın kendi kendini yarattiğı...
cihazın bir bileşeni.
katılıyor musun?
temelde benim söylediğim...
bir kaç tane yumurta kırmadan
omlet yapamazsin...
ve insanoğlu sadece kırık
bir yumurtadır...

''ve omlet... berbat kokuyor.''

4 Aralık 2011 Pazar

R.I.P.

“Savunmacılara çalım atmak diktatörlere çalım atmaktan daha kolay… 
Siz zoru başaracak, Brezilya’ya demokrasi şampiyonluğunu getireceksiniz!” 

Socrates

Gelecek Uzun Sürer

 "savaş bir gün biterse kendimize şunu sormalıyız, peki ya ölüleri ne yapacağız, neden öldüler?"
 cesare pavese

Sonbahar ile gönüllerimizi fetheden Özcan Alper daha ikinci filmiyle her işi takip edilecekelr listesine eklendi bile. İlk filmi Sonbahar'da Yusuf ve Elka'nın imkansız aşkına benzer bir imkansız aşk, benzer acılar, yaşananlar, kürt meselesine dair tokat gibi çarpan gerçek hikayeler, Dİyarbakır'ın hikayesi bir yandan filme evsahipliği yapan şehrin güzelliklerini görmek mümkün.
Özellikle faili meçhuller-gidenler kadar kalanların bu sebepten daha çok doğudaki kadınların hikayesi bu film, filmde Sumru'nun araştırdığı tez konusu olan anadolunun ağıtları yakışmış. Yönetmenin Sonbahar'da olduğu gibi görüntüye dair ayrıntıları, harika ve çeşitli müzik örnekleri bu filmde de mevcut keza edebiyat göndermeleri de...
Açılış ve final sahnesi olarak şimdiden en iyiler arasında yerini almıştır acayip güzeldi hele ki açılış sahnesi. Yine korsan dvdci ahmet ki çok güzel bir karakter, uyku tutmayıp bir sigara yakıp başladığı monolog Masumiyet'ten beri gördüğüm en iyisi diyebilirim.
Hüzünlü, acı, bir o kadar gerçek bir film yapmış bizi düşüncelere boğarak Özcan Alper.İyi de etmiş, ben sevdim sayın abim, yeni projelerini beklemeye bile başladım hatta...