20 Aralık 2010 Pazartesi

Körlük

 

Tanrıkent ile kitlelere adını duyuran Fernando Meirelles'in izleyebildiğimiz son filmi Blindness, aynı zamanda Cannes'in açılış filmi olarak kayıtlara geçmişti.
Nobel ödüllü yazar Jose Saramago'nun romanından uyarlandı ki Saramago yeterince okuyamasam da es geçilecek adam değil, Bilinmeyen Adanın Öyküsü ile etkilemişti bizi, her kitabını okuyasım var ulan!..
Filmin bir korku-gerilim filmi ya da zombivari film gibi gişeye dönük ucuz hareketlerle yansıtılmasının ardından bazı sinema izleyicisinde hayalkırıklığı yaşatmış ki kitaba da yazara da hakaretten beter.
Her filmde illa bir hata bulayım cin'liğimi göstereyim derdinde olanlar tabiki bazı noktaları kaçırmadılar ama bu filmin amacı modern toplum insanının içindeki görürken kör olma durumu, olağanüstü durumlardaki gerçek yüzünü yansıtan iğrenç halleri, acımasızlığı, bireyselliği ve benzeri birçokmevuya parmak basmak.
Oyuncu açısından da şaşaalı süper yıldızlardan ziyade yine parlak ama kaliteli yapımlarda rol alan şahane isimler seçilmiş ki tam isabet. Julianne Moore fevkalade, Mark Ruffalo'yu acayip tutuyorum arkadaş Zodiac'tan beri özellikle, Gael Garcia Bernal şöyle bir manyak rolde görünüyor ve benim en sevdiğim heriflerden Danny Glover yine karizma bir rolde harika ses tonuyla yine mest ediyor.


Görüntülerdeki etkileyicilik açısından da alkışı hak ediyor film, ayrıca yağmurun yağdığı bir sahne var ki şimdiden benim için unutulmaz sahneler arasına girdi, gerçekten tam seyirlik...
İnsanoğlunun gerçek yüzünü suratımıa çarpması gibi hususlardan ve birçok benzerlikten ötürü Haneke'nin Kurdun Günü'nü hatırlamamak elde değil, onu izlemek uzun planlara sabretmek, hazmetmek daha zor lakin güzel filmler, derdi olan filmler, bize izlemek düşer ey vatandaş.

Hiç yorum yok: