24 Mayıs 2008 Cumartesi

Kurukahveci Mehmet Efendi

1800'lü yıllardan günümüze kadar uzanan, bizi bizden alan muhteşem kokulu, hergün belirli dozda almazsak eksiklik hissettiğimiz bakır renkli poşetler ve teneke kutularda temin edilesi şahane şey.
Araplardan da gelen bir geçmişi olan, kültürümüzde apayrı bir yere sahip- misal kız istemeler, içine tuz atmalar ya da fal mevzuu gibi- Türk kahvesi derken sanki turistmişiz gibi hissettiren, bazı mekanlarda yanında bidicik lokumlarla ikram edilen her şekliyle içilesi, mest eden kahvedir kendileri.

Özellikle 3 lira civarı satılan plastik kahve pişirme makinaları sayesinde acayip pratikleşen türk kahvesinin tadı cezvede ağır ağır pişmesi ve az şekerli olarak tüketilmesiyle çıkıyor.
Mehmet Efendi ile bu yolculuğa çıkmışsanız başka kahve markası falan kesinlikle yerini tutmuyo, o kokuyu-tadı bulmak imkansız kesinlikle, ısrarla hastasıyız:)

Hiç yorum yok: